11 Ekim 2025 Cumartesi

FERZAN ÖZPETEK VE ELMASLAR

Bilmeyenler zanneder gökten indi yıldızlar Türk halk ozanlarını şiirlerini okuyup dinledikçe zaman içinde bu insanlara neden “Halk Aşığı” dendiğini daha iyi anladım. Âşık Paşa, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Âşık Ömer, Ercişli Emrah, Gevheri, Karacaoğlan, Kayıkçı Kul Mustafa, Kul Nesimi, Erzurumlu Emrah, Âşık Sümmani Âşık Seyrani, Dadaloğlu, Dertli, Ali Ekber Çiçek, Âşık Mahzuni Şerif, Âşık Reyhani, Âşık Veysel, Neşet Ertaş, Murat Çobanoğlu, Şeref Taşlıova, Musa Eroğlu, Ozan Ârif gibi bağlama eşliğinde halka sevgi sözcükleri fısıldayan insanlara halkın “âşık” demiş olabileceği fikri hiç de abartı değil. Bu âşıklar, hemen yanı başımızda birer yıldız gibi ışıldayan kadınları hiç usanmadan yüceltmişler yüzyıllar boyunca. Ya da en azından ete kemiğe bürünmüş yıldızları mistik öğreti yüklü şiirleri için derin ve çok katmanlı mecazlar olarak kullanmışlar. Yukarıdaki düşüncelerim, kendisi hakkında “Türk asıllı İtalyan yönetmen, bu defa anlatı çıtasını o kadar yukarı çekmiş ki etkilenmedim desem yalan olur. Bağlarından kopmadan açıklara doğru hamleler yapmaya çalışan, kimi zaman dalgaların vuruşuyla gözden kaybolan ve çıkamayacak hissi uyandıran, küçüklü büyüklü dramatik yüklerle ağırlaşmış sandalların nerdeyse ipinden kopacakmış gibi çalkalandığı bir ‘İtalyan limanından’ bir İtalyan sineması örneği” sözlerini sarf ettiğim Ferzan Özpetek’in Elmaslar filmini izlerken oluştu zihnimde. Titizlikle yazılmış Elmaslar senaryosunda kadınlar sadece mücevhere benzetilmiyor, onların yıldızlarla ilişkisi olduğu da söyleniyordu ki tam da burada, Anadolu’nun derin irfanından doğduğu ayan beyan ortada ve tam da halk âşığı sözü denecek şu mısralar düştü aklıma! “Sürmene çarşısına gelir oturur kızlar Bilmeyen de zanneder gökten indi yıldızlar” Kadınların bütün “gelenkli” kültürlerde çok ince sözler, şiirler, insanın ruhunu yakıp kavuran müzikler veya hemen şimdi şuracıkta yanımızda dedirtecek kadar gerçekçi heykeller ve resimlerle yüceltildiğini bilmeyenimiz yoktur. Özpetek de asırlarca sürüp giden “kadın edebiyatına” önce senaryosu, sonra da sineması ile katılmış. Teslim etmek gerekir ki, hem kendi samimiyeti hem de birlikte çalıştığı bütün o Elmaslar ekibinin yaptıkları işe inanışları seyirciye harfiyen yansıyor. Ferzan Özpetek Elmaslar filmiyle seyircilerine, kendi “varlık/varoluş” çizgisini eserine nezih ve üstadane biçimde katarak görsel işitsel bir şölen sunuyor!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder