15 Kasım 2012 Perşembe

Alacakaranlık üzerine komik bir yazı denemesi: Ah Kara Jakop Ah! Hepsi Senin Yüzünden...


Alacakaranlık'ın  (The Twilight Saga: Breaking Dawn - Part 2) son bölümünün muhteşem bir finalle veda edeceği ilan edildiği için kalkıp filmi seyretmeye City's'e gittim. Epeyden beri görmediğim SİYAD'lı arkadaşların bir bölümünü görme fırsatı doğmuş oldu. Bu arada Atilla Dorsay ile de muhabbet ettik. Duayen kelimesinin etimoloji üzerine konuşacakken filmin başlayacağı ilan edilince, konu yarım kaldı. Sabah şakalarını seven Dorsay'a bir kitaptan öğrendiğim bir bilgiyi aktaracaktım ama başka zamana kısmetmiş.

Her zamanki gibi G sırasının 15 numaralı koltuğuna oturdum. Bu G sırası tutkumun sebebini çokları merak eder durur, haydi açıklayayım. G harfi, Gentleman'in ilk harfi olduğunu için bu sırayı tercih ettiğime kimse inanmaz ama bu gibi şüpheci kişiler ne kadar centilmen olduğumu Ömür Gedik'e sorabilir.

Sonunda film başladı ama ne başlama... Bella Swan ölümden kurtulmuş, ayağa kalkmış, bir güzelleşmiş bir güzelleşmiş ki... Bir kuvvetlenmiş, bir kuvvetlenmiş ki Edward Cullen'in sırtını mindere öyle bir getiriyor ki, adamcağızın kımıldayacak hali kalmıyor... 

Derken, Bella ile Edward'ın,  Renesmee adı verilen kızlarını görüyoruz. Mini minnacık bir bebek. Dokunarak derdini anlatabiliyor. Destansı final ya, sanırsınız Oğuz Kağan'ın dişisi! Yanında Jakop Black gibi bir de kurt var, değmeyin gitsin: "Ay, ay Renesmee, Volturi (Vampir Vatikan'ı) üzerine sefer yapacakmışsın ben sana yol gösterir göz kulak olurum" diyecek neredeyse... 

İşin latifesini bir yana bırakırsak, bu bebek, insanları ve hayvanları ısırıp kanını içen vampirleri Yeşilçam'ın yarattığı ailelerin en ünlüsü "Rıza'nın ailesi"ne çevirir! O da hangisi diyeceksiniz, söyleyeyim: Münir Özkul ve Adile Naşit'in bir sürü çocuğu yoksulluk içinde yetiştirirken Türk Volturi Eriş Akman'ın, Itır Esen'i ısırdığı Aile Şerefi filmi... Anlayacağınız, sevgili Ali Ulvi'nin dediği gibi, "Bir Arap Bacı eksikti filmde!"

İşin doğrusunu söylemek gerekirse ben bu Alacakaranlık filminin cemaziyülevveli'nden de, 'cemaziyülahırı'ndan da hazzetmedim. E, elbet diyeceksiniz. Sen 15 yaşında bir genç misin ki hazedeceksin? Ergen gençler için çekilmiş bu film... Gerçekte öyle. Biz gençliğimizde ne kötü filmleri seyrederdik birazcık aşk, birazcık macera için... 

Fakat durun, filmde ümit bağladım bir tek adam vardı. Benim bile! O da Kızılderili Jakop idi. Ama kof çıktı ve kızı vampire kaptırdı. Üstelik hala deli gibi seviyor ve koruyor. Yani anlayacağınız Bella'nın vampirellaya dönüşmesinin tek suçlusu bu Kara Jakop, yoksa aşk filan değil... 

Kara Jakop, senden nefret ediyorum!

1 yorum: