19 Temmuz 2025 Cumartesi

GÖNLÜ ZENGİN BİR KEDİ ANNESİ



Üç hafta önceevimize dalarak tatilimize dramatik bir sürprizle katlan bir anne kedi ve dört yavrusundan bahsettikten bir hafta sonra yavruların ikisini, gerçek bir hayvan sever olarak şöhretli dillere destan olan Kutsi Hoca’nın üstleneceğini bunun beni çok rahatlattığını anlatmıştım. Anne kediye nedense isim vermek aklıma gelmemişti ama şahane eniklerine Duman, Alaca, Kestane ve Fıstık adlarını yakıştırıvermiştim ya! Meğer Kutsi Hoca bu arada boş durmamış. Kendisi gibi içten bir hayvan sever olan, evinin her bir köşesini kedi, köpek hatta tavuklarla paylaşan zengin bir “gönül” sahibi bir arkadaşıyla haberleşmeye başlamış. Anne kedi ve dört yavrusunun hikâyesini dinleyen “gönlü zengin” arkadaşı, anne dâhil dört yavruyu evine kabul edeceğini Kutsi Hoca’ya söyleyivermiş. 

Tatilden dönüşüme birkaç gün kala aldığım bu haber beni o kadar mutlu etti ki, sevinçten doğru dürüst bir yol planlaması yapmayı dahi unuttum. Fakat 2018 yılında yaşadığımız bir tecrübe vardı ki dünyalara bedeldi. “İçimdeki Hazine” filmimin hikâyesini yazarken köşkte yeni doğmuş, annesini kaybetmiş bir kedi yavrusunu senaryoma eklemiştim. Hatta bu kedi çok özel bir şifreli taşın bulunmasına sebep oluyordu. İşte o kediyi yazarken eşimin Kadıköy Maarif Koleji bahçesinde terk edilmiş halde bulduğu ve alıp evimize getirdiği Fıstık’tan da ilham almıştım. 

Fıstık’ı birkaç sene sonra yazlığa götürmeye kalktık. Veteriner ona sakinleştirici verdi. Fakat bu ilaç ters tepti, Fıstık’ın gözleri kaydı, ağzından salyalar gelmeye başladı. Bu bizi çok korkuttu ama sonunda onu yazlık eve götürebildik. Fıstık, 20 gün boyunca yatak odasında bazanın altında yaşadı! İstanbul’a dönüşümüz bir o kadar çileli olmuştu. Sonraki yolculuklarda onu asla yanımıza almaya cesaret edemediğimiz gibi bir daha alışık olmayan hiçbir hayvanla yolculuk yapmamaya ciddi ciddi ant içmiştik. O stres dolu tecrübeye rağmen hangi akla hizmet kedilere yolculuğa çıkacaktık? Yazlık bir sitenin özgür ortamında doğup büyümüş, çok korumacı, hafiften saldırgan deli-bozuk bir anne ve dört yavrusunu nasıl götürecektik?

Arka koltuklarını yatırdım, bagajda kocaman bir alan elde ettim Yaratana sığınıp anne kedi ile dört yavruyu güzelce yerleştirdim. Klimayı sonuna kadar açtım ki yaz sıcağında hayvanlar çatlamasınlar. Fakat nafile. Bebeler, birbirine sarılıp cül böcül bakarken anne kedinin nefesi gittikçe sıklaşmaya göz bebekleri büyümeye ve yavru bir köpek gibi nefes almaya başladı. Hemen bir benzincide durduk. Eşim su ve su koyacak bir kap bularak geldi suyu önüne koyduk, içmedi. On dakika kadar bekledik tekrar yola çıktık. Malkara Çanakkale Otoyolunun bittiği Ahi Evren civarında, köy ürünleri satılan pazar yerine girip Müberra Abla’ya iltica ettik!

Müberra Abla ne de olsa hayvan dilinden anlayacak kadar doğal ortamda yaşayan biri. Anne ve dört çocuğunu hemen serin, havadar dükkâna koyduk. Hangi akla hizmetle kedileri taşıma çantasından çıkarmaya kalktım. Eşim şiddetle müdahale etti. Sen bu kediyi çantasından çıkartırsan bir daha onu yerine koyamazsın!” diyerek mani oldu. Pek inandırıcı bulmasam da bu fikre udum. İyi ki uymuşum!

Dur kalk, dur kalk yaparak ve 80-90 kilometre hızı geçmeyerek Tekirdağa vardığımızda eşimin internetten bulup konuştuğu bir veterinere gittik. Yavrular hala ne olup bittiğinin farkında değildi ama anne kedinin çok stresli olduğunu veteriner fark etti. Onu hemen oksijen verebileceği özel bakım odasına koydu. Yarım saat kır beş dakikalık bir rehabilitasyondan sonra anne kedi ve yavruları ile tekrar yola çıktık. Sabah on otuzda başlayan yolculuğumuz, normal şartlarda on dört otuz gibi bitmesi gerekirken ancak on altı otuzda bitti. Geç de olsa hedefe vardık. Şile’nin yemyeşil doğası içinde kaybolmuş bir köşk kapısıydı bu. Zili çaldık, kapı açıldı ve Defne isimli bir dişi köpeğin denetiminden geçtik. Defne beni, eşimi, kedilerin taşıma çantalarını koklayıp iki ön ayağını omuzlarınıza atıp yanaklarımızı yalayarak geçiş onayı verdikten sonra evin hanımı, yavrular ve anne kedi için hazırlanan üst kattaki özel odaya çıkarttı. Kedilerin yeni annesi çantaları açarak göçmen aileyi odaya saldı. Fakat anne kedi ok gibi fırlayarak daracık, karanlık, korunaklı bir yere saklandı. Yavrular da annelerine doğru gitmeye başlarken biz çok yorgun ama kedilerin emin ellerde olduğunu anlamanın verdiği huzurla izin istedik. 

Önceki gün öğrendim ki, Duman, Alaca, Kestane ve Fıstık’ın anneleri gönlü zengin ev sahibi mutfaktayken ona sokulmuş ve dokunmasına izin vermiş! Bir çiçeğe benzettiği anne kediye de Nilüfer adını koymuş. 

En büyük duam şudur: yaratılmış tüm varlıklar Nilüfer kedi ve yavruları gibi mutlu olabilecekleri bir hayata kavuşsunlar.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder