
Yetiştirilmeleri, talimleri, serbest zamanları bile hedefe kilitlenen
bir av köpeğinin eğitimine, yaşantısına ve dinlenmesine benzeyen bu askerler,
planlarının tıkır tıkır işleyip başracaklarına o kadar inanıyorlar ki, bir keçi
sürüsü ve birkaç keçi çobanı ile karşılaştıklarında şaşırıp kalıyorlar.
Pek çok defa söylediğim gibi satranç (titizlikle hazırlanan planlar) ve
gerçek hayat arasındaki en önemli fark budur! Santranç evet bir strateji
oyunudur, zeka ve hatta deha ister ama hayat ile boy ölçüşemez! Çünkü hayat,
düz çizgi, geometrik dizgeler, puan-kontrpuanlar içermez! Hayat daima
sürprizlerle doludur! Ve en kötü askeri plan ise “Sürpriz (tesadüf) yoktur, ön
görülmemiş durumlar vardır” ilkesini göz önünde bulundurmaya plandır: ne kadar
mükemmel sayılırsa sayılsın.
Bu arada hikayedeki, iyi Afganlı, kötü Afganlı genellemesini Türk
seyircisinin içselleştiremeyeceğini belirtmekte yarar var. Son kalan asker
Marcus’un “çaku” (Türkçemizdeki çakı) sayesinde ölümden kurtulduğunun altını
çizmek keyif veriyor.
Aksiyon severlere tavsiye olunur.
Aksiyon severlere tavsiye olunur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder