28 Şubat 2014 Cuma

Hayat satranç değildir!

Peter Berg’in yönettiği ve Mark Wahlberg, Eric Bana, Emile Hirsch ile Taylor Kitch’in oynadığı Son Kalan (Lone Survivor), Afganistan’da iyice bunalan Amerika’nın neden sıkıntıya düştüğüne dair ipuçlarını ima eden bir aksiyon drama. Vietnam, İran Operasyonu ve Kara Şahin Düştü ismiyle filme alınan Afrika operasyonlarından bir benzeri de filmin bize anlattığı gibi “Operasyon Kırmızı Kanatlar”. Afganistan’da El Kaide’nin liderlerinden birini yok etmek üzere yola çıkan timin içinde hayatta kalan
tek kişinin, SEAL’ın takım lideri Marcus Luttrell’ın gerçek hikayesinden yola çıkılarak peliküle taşınan öykü, izleyici beyninde gerçek bir heyecan fırtınası yapıyor.

Yetiştirilmeleri, talimleri, serbest zamanları bile hedefe kilitlenen bir av köpeğinin eğitimine, yaşantısına ve dinlenmesine benzeyen bu askerler, planlarının tıkır tıkır işleyip başracaklarına o kadar inanıyorlar ki, bir keçi sürüsü ve birkaç keçi çobanı ile karşılaştıklarında şaşırıp kalıyorlar.

Pek çok defa söylediğim gibi satranç (titizlikle hazırlanan planlar) ve gerçek hayat arasındaki en önemli fark budur! Santranç evet bir strateji oyunudur, zeka ve hatta deha ister ama hayat ile boy ölçüşemez! Çünkü hayat, düz çizgi, geometrik dizgeler, puan-kontrpuanlar içermez! Hayat daima sürprizlerle doludur! Ve en kötü askeri plan ise “Sürpriz (tesadüf) yoktur, ön görülmemiş durumlar vardır” ilkesini göz önünde bulundurmaya plandır: ne kadar mükemmel sayılırsa sayılsın.

Bu arada hikayedeki, iyi Afganlı, kötü Afganlı genellemesini Türk seyircisinin içselleştiremeyeceğini belirtmekte yarar var. Son kalan asker Marcus’un “çaku” (Türkçemizdeki çakı) sayesinde ölümden kurtulduğunun altını çizmek keyif veriyor. 

Aksiyon severlere tavsiye olunur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder