1 Aralık 2011 Perşembe

ENTELKÖY EFEKÖY'E KARŞI: YÜKSEL AKSU'DAN SOSYAL DEĞİŞTİRİLMEYE KARŞI, EX-SOSYALİST BİR DEPİK!

YÜKSEL AKSU, toplumun özünü kavramış ve o özden, toplumuyla beraber çözüm üretmeye çalışan iddialı bir sanatçı. Hayatın sadece trajediden ibaret olmadığını, trajedinin bile gülümseten bir dille veya bazen yırtınarak gülmek şeklinde ifade edebileceği kanaatinde. “Yaratılanı hoş gör yaratandan ötürü” cümlesinde mükemmel ifadesini bulan “hoşgörü” kültürüne demir atmış olan Aksu, kıssadan hisse çıkarmak geleneği dâhil Anadolu’nun tüm pozitif değerlerini harmanlamaya çalışıyor. Mesela filmin bir sahnesinde, Anadolu insanının aslında tabiat ile uyumlu bir biçimde nasıl yaşadığını “lisan-ı köy” ile pek güzel vurguluyor: “Karpuzu keser yeriz, kabuğunu ineklere veririz, çekirdeğini tohumluk ayırır, fazlaysa çıtlarız, daha arttıysa tavuklara veririz. İneğin dışkısını tarlaya gübre olarak dökeriz, ondan çıkan mahsulü satarız diğer ihtiyaçlarımızı gideririz…”

KAPİTALİZM KÖYLÜ MÜ BURAKTI GARİ?
“Entelköy Efeköy’e Karşı’nın çıkış noktası hoşgörü ve tabiat ile uyumlu biçimde yaşamak olunca, filmin bütününe yayılan ve Yüksel Aksu’nun hayat tecrübesinin bir özeti olan hemen her tür iddia, tez, aklama, karalama yerli yerine oturuyor. Mesela, 12 Eylül Darbesi’nde tutuklanan ve hayatı kayan amcaoğlu ‘Aşırı Mustafa’nın, köylülere verdiği nutuk bu tecrübenin en yalın bir ifadesini temsil ediyor: “Nah köylüsünüz! Köylü, etini, yumurtasını, yağını, halısını, kilimini, yakacağını kendisi üretir. Kimseye muhtaç olmadan yaşar. Erkekleri akşama kadar okey çeviren, kadınları TV seyreden, alışverişini marketlerden yapan köylü mü olurmuş?”


HALK 'EROTİZM'İNDEN HALK 'BİLGELİĞİ'NE KADAR

Peki, Aksu’nun bu yozlaşmaya karşı öne sürdüğü insan tipi nedir? Aksu, köylülüğünü unutmuş köylülere karşı, asıl gayeleri geleneksel biçimdeki köylülüğü yaşamak değil, küresel kapitalizme ve yanlış denklem üzerine oturtulmuş şehirleşmenin yarattığı kaosa tepki duyan ve bunlardan kaçan “anarşik, entel, sosyalist” gibi etiketlerle dışlanmış/dışlanmakta olan ama modern bilgileri içselleştirmiş, donanımlı çevrecileri koyuyor! Bu tipin film bağlamında en gelişmiş temsilcisi Katrin’dir (Ayşe Bosse). Türküleri dinleyerek Anadolu kültürünü sevmiş ve içselleştirmiş Katrin, o türkülere sinmiş erotizmi de (Şu köyceğiz yolları / Kaldır Ayşem kolları (…) Ay akşamdır varamam / Dillere destan olamam / Ay buluta girince / Bağlasalar duramam), Âşık Veysel’in dizelerinde (koyun kurt ile gezerdi fikir başka başk'olmasamükemmel ifadesini bulmuş, “fikirlerin sonu gelmez uyuşmazlığına hoş görü göstermek gerektiği”ni de  köylülükten çoktan çıkmış ama ahaliyi hala köylü, kendini köy muhtarı sanan Muhtar Ali’den (Şahin Irmak) iyi biliyor. Ve giderek bunu hem Muhtar Ali’ye, hem de köylülere öğretiyor!

HEM GEÇMİŞİ HEM TOPLUM İLE HESAPLAŞIYOR
Yüksel Aksu, bu ve benzeri pek çok tersine dönmüş sosyal gerçekleri filmin içine yediriyor (yani hiçbir kare, diyalog, iddia ve tez, pilavın içindeki taş misali gelip dimağımızın dişleri arasında gıcırdayıvermiyor!) Keçiden bozma entel ve depikçi yönetmenimiz, Dondurmam Kaymak’taki gibi, ikinci filminde de halkı ile bütünleşiyor… Türk sinemasında hiçbir öncüsü bulunmayan, bizzat kendisinin yarattığı “Halk ile birlikte halk için sinema yapma” geleneğinden uzaklaşmıyor! 12 Eylül, Kapitalizm, sersem bürokrasi, kendini var eden ama varlığını unutan halkı ile hesaplaşmayı, doğru bildiklerini anlatmayı sürdürüyor.

HALK İÇİN HALKLA BİRLİKTE SİNEMA YAPMAK
Yüksel Aksu, “Entelköy Efeköy’e Karşı ile minimalist, politik ve ana akım komedi sinemalarındaki yozlaşmaya karşı ciddi bir sinemasal duruşun ikinci halkasını seyircisine sunmuş oldu. Bu duruşu şimdiden isimlendirmek mümkün mü, bilemiyorum ama ben açık ve net biçimde “Gerçekçi Halk Sineması” denebileceğini düşünüyorum. Çünkü Aksu, halka rağmen halk için hiçbir şey yapılamayacağını kavrayan zeki, “ex-sosyalist”lerdendir:)). Bu yüzden de her ne kadar Muhtar Ali’nin ağzından “İşin ucunda para varsa sosyalist, gomünist de oluruz gari, hatta devrim bile yaparız” diyorsa da, “ivedilikle” para kazanmak, köşeyi dönmek yerine “Halk için, halkla beraber sinema” yapıyor!
Tebrikler Yüksel Aksu! Tanrı bu ülkeye senin gibi ahlaklı sinemacılar nasip etsin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder