Zenne filmi benzerleri Modern Avrupa sineması ve Hollywood’un pek çok defa çektiği ve bazıları gişe rekorları kıran bir tür. Pembe bir anarşizm içeren; insanlığın militarizmden, ölümlerden, yanlış yorumlanan din ve dindarlığın yarattığı gizli zulümden kurtulmasının tek çaresini “ibnelik”miş gibi gösteren bu bakımından sakat ve hatta kimi yerlerinde alaylık bir film! Homofobim olduğunu iddia eden bir eşcinsel tanıdığa, “Homosuna göre değişir” cevabını vermiştim. Yazdıklarımın homofobi içerdiğini iddia edeceklere ilan olunur.
Zenne’de Türk insanının en çok etkilendiği müzik makamları, son sıralarda çok moda olan klarnet sesiyle hem de bağırtıla bağırtıla veriliyor. Urfalı dindar anne zalim bir kadın olarak gösterilirken, İzmirli laik anne Türk Kürt demeden bütün çocukları bağrına basan salya sümük ağlayarak ve sarılarak sevgisini dışavuran bir kadın olarak öne çıkartılıyor… İç savaş yaşayan veya Amerikan işgali altındaki sorunlu Müslüman ülkelere silah satan devletlerin uygar vatandaşlarının kurtarıcı rollerle arzı endam ettiği Zenne’de Türk askeri doktorlarının, şehit olmuş bir komutanın efemine ama eşcinsel olmayan çocuğuna, “Biz sana ibneliğin ne olduğunu gösteririz!” diyerek iri yarı bir askerle özel bir odaya alınması ise kaba propagandanın en kabası olarak öne çıkıyor.
Sözün kısası şu Mırmır kardeş: Altın Portakal’a Ağıt devam ederken, Türk Sineması’na Ağıt hiç bitmeyecek… Seyrettiğim Zenne ve Yürüyüş gibi filmlerdeki ideolojik tutum, üçüncü şahıslarda ideolojik tepkiler uyandırmayı başararak "Görülmüştür: Sanat Eseri Değildir” kaşesini yemeyi hak ediyor.
Bu tür filmlerin bana göre 12 Eylül’den önce sağcı ve solcu gençlerin sokaklarda dağıttıkları bildirilerden farkı yok! Hayat nasıl bir espriye feda edilemeyecek kadar kutsal ve yaşanılası bir armağan ise sanat da kaba ideolojik genellemeler ile kirletilmeyecek kadar kutsaldır!
Yazınızı çok beğendim Coşkun Bey..
YanıtlaSilNurgül Çimen Tekin
(Twitter : @ncimen )