Mikael Hafström’ün yönettiği ve Anthony Hopkins, Colin O’Donoghue, Alice Braga, Ciaran Hinds’in oynadığı The Rite (Ayin), bugüne kadar izlediğim en aptal mantıksal çıkarım üzerine kurgulanmış filmlerden biri oldu. Yanılmıyorsam Papa II. Jean Paul’ün “Şeytan vardır, Şeytan’ın askerleri içimizde ve bizi ayartıyor, sakın inanmazlık etmeyin” gibi geleneksel kilise söylemini berkiten, Hıristiyan mümin ve mümineleri, Şeytan’ın şerrinden uzak durmaya çağıran sözü, gözümüze sokarak açılan filmin yönetmen ve tüm ekibine kendilerini samimiyetle sorgulamalarını öneriyorum. Cenaze levazımatçısı ve ölü yıkayıcı bir babanın anasız büyümüş ve daha sonra ilahiyat öğrencisi olmuş çocuğu Michael Kovak’ın imansızlığı üzerinden yola çıkan ve bana göre yaklaşımı son derece “Şeytanî” olan filmi sıkılarak seyrettim: çünkü tuhaf geçmişiyle yaralı bu imanının yitirmiş öğrenci, daha filmin başında belli olduğu gibi tuhaf bir geleceğe gidiyordu…
Konun dönüp dolaşıp -sayıları Vatikan’ca sınırlanan birkaç Şeytan çıkarıcıdan biri olan Peder Lucas’ın liderliğinde - şu bildiğimiz “Çık dışarı lanet İblis!” ayinlerine dönünce de film, film olmaktan çıkıp bir iddiayı ispatlamaya çalışan aptal bir tiyatroya dönüverdi. Tabii seyirciyi biraz daha da gerilmeli… Şeytan-ı lâin Peder Lucas’ı bile yerle bir etmeli, iblis onun içine girmeli, “Şeytan Çıkaran” bir Şeytan’a dönüşmeli ki, Hıristiyan mümin ve mümineler, tövbe istiğfar getirip zaten kilise tarafından içi boşaltılmış “Tanrı Baba”larına daha sıkı sarılsınlar…İşin ilginç yanı da Peder Lucas’ın zırvaları: Şeytan varsa o halde Tanrı da var! İşte Uygar Batı sinemasının geldiği son noktalardan biri...
Allah'ın "kendiliğinden kaim" yani başka bir varlığa ihtiyaç duymadan var olan, varlığı kendi ile kaim, ezelden ebede var..." şeklindeki Müslüman inancının bu zırvadan ne kadar rahatsız olacağını siz varın tahmin edin...
Biz de oturup Türk Sineması’nı kıyasıya eleştiriyoruz. Ne kadar kötü filmler çekiyorsunuz, sinematografiniz berbat vs. gibi argümanlarla.
Allah'ın "kendiliğinden kaim" yani başka bir varlığa ihtiyaç duymadan var olan, varlığı kendi ile kaim, ezelden ebede var..." şeklindeki Müslüman inancının bu zırvadan ne kadar rahatsız olacağını siz varın tahmin edin...
Biz de oturup Türk Sineması’nı kıyasıya eleştiriyoruz. Ne kadar kötü filmler çekiyorsunuz, sinematografiniz berbat vs. gibi argümanlarla.
Doğrusunu söylemek gerekirse bu tür “Uygar Batı” filmlerini izleyip övgüler düzen ama Türk sinemasına burun kıvıran eleştirmenlere kıs kıs gülüyorum… Tabii içimden çünkü içimde, kahkaha Şeytanı var! Ve çıkmıyor!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder