4 Şubat 2011 Cuma

Aşk Tesadüfleri, Hayat Sürprizleri Sever



KIZ, İstanbul’a gideceğim diye tutturunca anne sarsılır. Kız, bunun üzerine yine geleceğini vaat eder ancak anne şöyle der: “İstanbul’a gidenin Ankara’ya döndüğü görülmüş müdür?” Yahya Kemal’in meşhur sözüne kibar bir gönderme. Üstat da, “Ankara’nın en çok neyini seversiniz?” sualine; “İstanbul’a dönüşünü” buyurmamış mıydı? Elbette ama ne Ankara o eski Ankara, ne İstanbul eski İstanbul artık… Hatta diyebiliriz ki Ankara’nın, İstanbul’dan üstün pek çok tarafı var!

Aşk Tesadüfleri Sever filmini ilgiyle izledim. Ömer Faruk Sorak ve ekibi “kibar” bir film yapmışlar. Başroldeki erkek karakter yakışıklı ve kibar, genç kızımız tüm erkeksi ve isyankâr havalarına rağmen hakeza… Anne ve babalar, etraftaki eş dost, akraba ve arkadaşlar hep kibarlar. Ülkemiz insanların giderek bencilleşmesine, farklılaşmasına ve ötekileşmesine bakınca, “Bu kibar insanlar da nereden çıktı?” diye sormadan edemiyorsunuz.

Aşk Tesadüfleri Sever filmi, “Ankaralı” iki gencin 1970’li yıllara kadar geriye giden hikâyesine dalınca ortaya bugün nesli tükenmekte olan “kibar” insanların yarattığı, artık özlemekten başka bir şey yapamadığımız geçmiş güzel günlerden izler çıkıyor… Nezaket, nezahet, sevgi, komşuluk hukuku, kısır ve kıt kaynaklara karşı verilen yaşama mücadelesi… İlginç biçimde Sorak’ın filminin arka planını oluşturuyor.

Sorak’ın diğer yanda yaptığı şey ise –ki böyle bir şey gerçek hayatta yaşansa bile -“Bu kadar tesadüf ancak melodramlarda olur canım!”- itirazına yol açıyor. Film baştan sona tesadüfler üzerine kurulduğundan bunlardan tek tek söz etmeyeceğim ama şu kadarına söyleyebilirim: kantarın topuzu birazcık kaçmış…

Buna rağmen bir reklam ve klip estetiği ile düzenlenmiş sahnelerdeki görsel standardın farklılığı filmi izlenebilir kılan yanlarından biri. Oyunculuklar “mükemmel” değilse bile asla sırıtmayacak kadar dengeli…

Sinemamızda iyi şeyler yapıp para kazanmak isteyen, kendisi için değil seyirci için film yapan, yönetmen ve yapımcıların bulunması fena mı? Bu tür yapımları Türk sinemasının geleceğine konulmuş birer tuğla olarak selamlıyor ve destekliyorum. Daha iyilerini yapacaklarına inanıyorum.

E tabii bir de filmin ana fikri çok hoş: “Var olmak tesadüf değilse, aşk tesadüf olabilir mi?” diye soruyor yönetmen!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder