
İkinci film Aşk Geliyorum Demez'di. Kelimenin gerçek manası ile çocuk filmi. Böyle bir film çeken yönetmen için ancak şu tabir kullanılabilir: “Yün yumağıyla oynayan kedi yavrusu gibi...”
Taksim'den İstiklal Caddesi'ne, oradan da Simurg'a doğru yürüdüm. Derviş Zaim'le geçişiyorduk ki, onu fark ettim ve seslendim:
-Derviş!
Selam, kelamdan sonra ne yaptığımı sordum. Aramızda şu muhavere geçti:
-Yahu nerelerdesin? Ne var ne yok? Görünmüyorsun!
-Yeni filmim için yapımcı arıyorum.
-Adı neydi filmin?
-Gölge.
-Nasıl bir şey yapacaksın bu sefer?
-Üçlemenin üçüncüsü olacak. Cenneti Beklerken, Nokta ve Gölge...
-Yani gene mistik, metafizik öğeler taşıyacak.
Evet, anlamında başını salladı.
-Sana bir hikâyecik anlatayım mı?
-Anlat.
-Hilmi Oflaz isimli bir ağabeyimiz vardı. Necip Fazıl'ın mutemet dostuydu. Bir gün otobüste giderken sayıların metafiziğinden bahsetmeye başlamış. Arkada da bir matematikçi oturuyormuş. Bir ara Hilmi Bey’e çıkışmış:
-Kardeşim, ne zırvalıyorsun! Sayıların metafiziği mi olur?
Hilmi Oflaz, geriye dönüp adama şöyle bir bakmış ve sormuş:
-Beyefendi, sizin boyunuz kaç?
Adam boş bulunup cevap vermiş.
-Bir 1.77,5!
-Peki, gölgenizin boyu kaç?
-...
Oflaz Abi cevabı yapıştırmış:
-İşte sayıların metafiziği budur!
Derviş gözlerini ve yüzünü farklılaştıran ağır gözlüğünün altından bana gülümseyerek baktı ve aynen şöyle dedi:
-İşte ben de onun peşindeyim!
Fotoğraf: Gürhan Öztürk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder