26 Kasım 2023 Pazar
NAPOLYON FİLMİ
Napolyon adı, bir delinin lakabı olarak benim çocukluğuma damga vurmuş isimlerdendi! Büyüdükçe Napolyon kelimesinin zihnimizde uyandırdığı hayalin yerini tarihî bir figür almaya başladı. Daha sonraları bizim bir deli sandığımız Napolyon’un Fransızların en büyük tarihî şahsiyetlerinden biri olduğunu öğrendik. Marie Antoinette’e yakıştırılan, “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” sözleri; pencerelerden sokağa dökülen lazımlık atıkları, bu yüzden icat edilen yüksek topuklu ayakkabılar, “pek” koktukları için parfümcülüğün Fransa’da geliştiği gibi söylemler öğrendik. Bu tür ifadeler sadece ötekiler hakkında değil, iç çekişmeler sonucu kendi toplumumuz ve tarihî kişiliklerimiz için de söylenirdi. Mesela “vatan şairi” lakaplı Namık Kemal hakkında uydurulan fıkralar gibi.
Tarih boyunca yaşananların tesadüf olmadığını, tecrübelerin nesilden nesle aktarılarak katmanlaştığını, (x) tarihinde alışkanlık haline gelmiş davranışlıların kökeninin belki de bin yıl önceden geldiğini varsayabiliriz. Atalarımızın dediği gibi, insanların hayatındaki hiçbir şey “hudayinabit” olarak birdenbire filizlenivermez.
Delilerin veya deli rolü oynayanların sığınacağı bir şahsiyete dönüşen Napolyon da tarih sahnesine birdenbire çıkmış değildir. Yaşadığı yüzyılda Avrupa toplumları ve ülkesi Fransa’nın rahminde şekillenen kişiliği birdenbire değil, yine yaşadığı dönemin kurumları ve insanları arasındaki ilişkilerinden, giderek ülkesinin diğer ülkeler ile olan dostluk veya düşmanlıklarından, çağının düşünürlerinden edindiği fikirlerden, kısaca hayatın bin bir değişkeninin onunla temasından oluşmuştur.
Napolyon, karakteri, ahlâkı, vatandaşlarını top gülleleriyle acımasızca biçmesi (hükûmet giyotin ile biçiyordu), cinsel davranışları, din anlayışı, dini kurumlara (Papalık) bakışı, sınıfları oturmamış bir toplumda cumhuriyetçilik karşıtı siyasi tercihi… Bütün hepsi yaşadığı çağda Avrupa ve tabii ülkesi Fransa’nın yaklaşık bir toplamı olmalı.
Fransa taşrasından merkezin zirvesine kadar süren ve daha sonra okyanus ortasında ıssız bir kayalıkta biten bu fırtınalı hayata, yönetmen Ridley Scott’ın yaklaşımını taraflı buldum. Filmlerinin bazılarını severek izlediğim Scott, Yaratık’tan (Alien, 1979) itibaren seyirlik filmler çekti. Mesela Cennetin Krallığı (Kingdom of Heaven, 2005), Robin Hood (2010), Prometheus (2012) ve Marslı (The Martian, 2015) bunlardan hemen akla gelenler. Ancak Scott, Cennetin Krallığı’nda nasıl “Şarkın en sevgili sultanı” Selahattin Eyyubi’ye “Kudüs her şeydir, hiçbir şeydir” dedirtmek gibi bir İngiliz kibrine kapıldıysa aynı kibri bana göre Selahattin’in tırnağı olamayacak bir asker olan (-ki Cezzar Ahmet Paşa Filistindeki Akka Kalesi’nde bunu ispatladı!-) Napolyon’da da göstermekten geri durmuyor.
Ridley Scott’ın taraflı olduğu kanısına varmama gelince: Yönetmen, Napolyon’un hayatından bölümler seçerek kurguladığı filmiyle mahallemizin delisi “Napolyon”u hatırlamamı sağladı. Bu bir andırmadan çok onu yeniden hatırlatmaydı. Ama sonuçta hatırlattı! Sadece buradan yola çıkarak değil mesela İlber Ortaylı Hoca’nın bazı programlarda yaptığı konuşmalardan anlaşıldığı kadarıyla Napolyon, Ridley Scott’ın anlattığında çok daha fazlası. Hocaya göre, bugünkü Avrupa’nın şekillenmesinde, Avrupa’nın yerleşik siyasi, sosyal ve dini geleneklerini kökten sarsması hatta yıkması etkili olmuş. Filmde anlatıldığı gibi Paris’ten kalkıp ta Moskova’ya kadar bütün kıtayı boydan boya geçmesi bile nasıl bir etki yaratmıştır, tahayyül edemiyorum.
Scott’ın filminde en çok dikkatimi çeken şeylerden biri de Napolyon’un savaşlarında verdiği kayıpları rakamlarla perdeye yansıtmasıydı. Bu istatistik veriyi seyirciye aktarmasındaki sebebin ne olduğunu anlamış değilim. Çünkü izlediğimiz her ne kadar gerçek hayattan alınma bir kurmaca ise de sonuçta bir belgesel değildi. Ancak şimdi, yazarken bunun iyi bir şey olduğunu varsayıyorum. Bu tür filmlerde Avrupalı liderlerin kendi toplumları ve diğer toplumlardan kaç milyon insanın canına kıydıklarının rakamlarla vermeleri dünyayı nasıl bir cehenneme çevirdiklerini göstermesi bakımından hem görsel hem de istatistiksel birer referans oluyor!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder