Tolga Örnek’in yönettiği, Meltem Cumbul , Timuçin Esen, Sarp Akkaya ile Rıza Kocaoğlu’nun oynadığı Labirent’i izledikten sonra ilk aklıma gelen şey "Zenciler birbirine benzemez ama terörizmi anlatan filmler çok benzeşir" gibi bir cümle oldu. Hikâyesi, on yıl kadar önce İngiliz konsolosluğu ve HSBC binası önünde patlatılan, can ve mal kaybına yol açan terör saldırılarını hatırlatan Labirent, Hollywood filmleri dizgesinde işliyor...
Hikayedeki karakterleri, Amerikan TV dizileri veya filmlerindeki polis karakterlerini andıran, Pentogon'un "düşman tanımı", CIA'nin suç analizi, muhbir ilişkileri, karşı casusluk örgütlenmeleri ve dezenfarmosyon biçimleri… gibi her bir daha önce Hollywood sinemasında defalarca kullanılmış ve eskimiş sinemasal unsurların ödünç alınmış hali... Tüm bu olumsuz çağrışımlar Labirent'i, nasıl söylesem, "market konsepti" bir ürün haline dönüştürüyor…
Örneklemek gerekirse: McDonald’s dünyanın her yerinde aynı renk, aynı, çeşni, aynı ürünleri yerel tatları katarak sunar ya, Labirent’te de biraz o hava var!
*
Labirent filminde üzerinde durulacak önemli şeylerden biri Meltem Cumbul’un olgunlaşmış halidir. Hem bir kadın olarak, hem bir oyuncu olarak göz doldurduğunu, rolünü bihakkın canlandırdığını özellikle vurgulamak isterim. Timuçin Esen gerek tipi, gerekse Elazığ aksanını ile kalbimizi kazanmış, beğendiğimiz bir oyuncuydu evet ama Elazığı aksanı gidince bir Holywood karakteri gibi yabancılaşmış. Umarım izleyici böyle algılamaz!
*
*
Yönetmen Tolga Örnek, belgeselden, yakın siyasi tarihi anlattığı dönem draması Devrim Arabaları'na, "Pompaya devam" düşkünlüğünden ciddi terör sorununa kadar birbiriyle alakası olmayan konuları işlerken "market konsepti" film çekme tekniklerini hiç bırakmayarak kendi izini belli ediyor. Sinemasını ticari sinema içinde değerlendirmekten başka çare yok, çünkü felsefi duruşu hala meçhul. Türkçe yazan, Türkçe film çeken bir sinema adamı olarak Tolga Örnek’ten duruşunu belirlemesini beklemek bizim hakkımız.
Bekliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder