Mahsun Kırmızıgül’ün yazıp yönettiği ve Mahsun Kırmızıgül, Haluk Bilginer, Mustafa Sandal ile Zafer Ergin’in oynadığı New York’ta Beş Minare’yi yazmak için biraz geç kaldım ama bunun haklı sebepleri var… Bir kere Mahsun, film eleştirmenlerini ön gösterime çağırmamakla gecikmenin başlamasına sebep oldu.
Çağırmamakla ayıp etti; çünkü eleştiri sanatta bir kurumdur ve eleştirmen o kurumda rolünü icra eden insandır. Bütün filmlerinden insan sevgisinin altını çizmeye çalışan Mahsun Kırmızıgül’ün eleştirmenler söz konusu olunca “düşmanca” denebilecek bir tutum sergilemesi, kendisiyle çelişmesi anlamına da gelmiyor mu? Yorumu bizzat kendisine ve onu sevenlere bırakıyorum.
İkinci olarak ünlü sosyal bilimci ve düşünür Karl Popper’ın bir sözünü hatırlatmak isterim: “Eleştiriden korkan kişi gelişmekten mahrum kalır” mealindeki bu sözün gündeme geldiği yer Mahsun Kırmızıgül tutumun ta kendisidir.
Sinemaya gönül veren tüm insanlar gibi, Mahsun da öncelikle takdiri ve alkışı hak ediyor: çünkü bulabildiği paraları sinemaya yatırıyor ki, bu Kültür Bakanlığı destek fonlarından yardım alarak minimalist sineme yapan ve milleti sinemadan bıktıran kimi irili ufaklı şahsiyetin tutumundan çok daha takdire şayan bir tutumdur.
Sinema modern bir sanat aracıdır. Kapitalist sistemin besleyip büyüttüğü ve büyük paraların döndüğü bir sanat dalıdır. Sektörleştiği takdirde binlerce, on binlerce insana ekmek kapısı olacak bacasız bir sanayidir: o halde bu alana para yatırmak, onun sektörleşmesini sağlayacak bir davranıştır. Bu yüzden ben Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Şahan Gökbakar ve Mahsun Kırmızıgül gibi sanatçıların sektöre para yatırmalarını, sinema yapmalarını alkışlıyorum.
New York’ta Beş Minare için de şunu söyleyebilirim. Film Mahsun’un çıraklık eseri olarak ele alınabilir. Çünkü para bulmak, ekip toplamak, senaryo yazabilmek ile sinema yapılamaz. Sinemanın olmazsa olmaz iki şartı vardır.
Bir: Sinema ortak yapılan bir sanattır: ortaklığa, ortak akla ne kadar riayet ederseniz o kadar güzel işler ortaya çıkar…
İki: Sinema sadece senaryo, oyunculuk, yönetmenlik, senaristlik, ışık, iyi görüntü, muhteşem sahneler de değildir. Bir filmin insanları içindeki şiir ve hayal merkezinden yakalaması gerekir…
Mahsun, ustalaştığında bunu da başaracak diye ümit ediyorum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder