11 Ekim 2010 Pazartesi

ANTALYA'DA HEYECANLI GÜNLER

"Grbavica"nın yönetmeni Jasmila Zbaniç'in "Sırplar Boşnak kadınlara tecavüz ederken Emir Kusturrica, Miloşeviç'in adamlarıyla gezip tozuyordu" dediği Sırp yönetmen olaylı gelişinin ardından olaylı biçimde gitti. Umarım bu gidişinden sonra, Gece Yarısı Expresi'nden mülhem "Antalya Expresi" isimli bir film çekmez... Genel değerlendirmelerimi daha sonraya bıkarak şimdilik AKSAV bültenini dikkatinize sunuyorum...


Sanatçılardan saygı duruşu..
Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle Antalya Kültür Sanat Vakfı (AKSAV) tarafından düzenlenen 47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin ikinci gününde,
Yeşilçam sanatçıları, Antalya Ulusal Yükseliş Anıtı'nı ve Yeşilçam emektarlarının mezarlarını ziyaret etti.

Sinemanın emektarları anıldı
Daha sonra aralarında Sümer Tilmaç, Coşkun Göğen ve Engin Evin ve Ali Dal gibi isimlerin bulunduğu sinema sanatçıları, festivalin fikir babaları ve uygulayıcıları Dr. Avni Tolunay ve Behlül Dal,
Türk sinemasının ‘kötü adamı’ Hayati Hamzaoğlu ve bir kaza sonucu genç yaşta hayatını kaybeden yapımcı/sunucu Boran Kaya'yı mezarları başında andı.

Kusturica jüri üyeliğinden çekildi
Altın Portakal’da jüri üyeliği yapmak üzere Antalya’ya gelen dünyaca ünlü yönetmen Emir Kusturica bir basın toplantısı düzenleyerek kendisine yönelik eleştirilere yanıt verdi. Kusturica, jüri üyeliğinden çekildiğini ve ülkesine döneceğini açıkladı. Kusturica; “Birkaç ay önce Bursa'da konser verdik ve çaldım. Kültür Bakanı'yla aynı partiden olan Belediye Başkanı bizi öpüp kucaklıyordu.

“Meseleyi fazla abartıyorsunuz demedim”
Üniversite öğrencileriyle yapmayı planladığı atölye çalışmasını da iptal etmekten üzüntü duyduğunu ifade eden Emir Kusturica “Çevrenizde onlarca koruma varken ders veremezsiniz.
O yönetmen ya da Bakan yapsın atölye çalışmasını, belki daha iyi yaparlar” dedi.
Sanatçı duyarlılığını “Hayatını insanlığa pencereler açmak için adamış bir insan herhangi bir suçu destekliyor olamaz” sözleriyle ifade etmeye çalışan ünlü yönetmen, Bosna Savaşı’nda tecavüze uğrayan
Boşnak kadınlarla ilgili olarak “Meseleyi lüzumundan fazla abartıyorsunuz” demediğini, bu sözlerin maksatlı olarak uydurulduğunu ileri sürdü. Yaptıklarıyla değil yapmadıklarıyla eleştirildiğini söyleyen ünlü yönetmen bunu “Grotesk bir tavır” olarak niteledi. Kusturica kendisini tek bir kelimenin; ‘antiemperyalist’ kelimesinin tanımladığını söyledi.
Ünlü yönetmen, önümüzdeki ay çıkacak 17 hikayeden oluşan otobiyografisini ilk okuyan kişinin Boşnak bir yönetmen olduğunu söyledi.

Akaydın: Tepkiler Türkiye’yi temsil etmiyor
Uluslararası jürinin düzenlediği basın toplantısına katılan Antalya Büyükşehir Belediyesi ve AKSAV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, Antalya’ya gelen ünlü yönetmen
Emir Kusturica’ya teşekkürlerini iletti. “Olan bitenlerle ilgili olarak üzgünüm” diyen Akaydın, Kusturica’nın sanatsal birikimiyle ilgilendiklerine vurgu yaptıb. AKP’li Bursa Belediyesi’nin 4 ay önce
düzenlediği festivalde konser veren Kusturica’nın herhangi bir tepki ile karşılaşmadığını, bugünkü eleştirilerin ise politik olduğunu kaydetti. Uluslararası basın mensuplarına İngilizce olarak açıklamada
bulunan Akaydın, kendisinin sosyal demokrat Cumhuriyet Halk Partisi mensubu olması nedeniyle tepkilerin büyütüldüğünü ifade etti. Kusturica’nın çevresinde korumalarla gezmemek, festival
katılımcılarını rahatsız etmemek adına Türkiye’den ayrıldığını ve Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne defalarca teşekkür ettiğini belirten Akyadın “Tepkiler Antalya’yı temsil etmiyor” diye konuştu.

Ghobadi: Jüri başkanının bir Kürt olması önemli
İran sinemasının asi ruhu Bahman Ghobadi, Altın Portakal’da jüri başkanının bir Kürt olmasının önemine vurgu yaptı. Düzenlediği basın toplantısında yeni filmini İstanbul ve Kuzey Irak’ta çekeceğini
açıklayan Ghobadi, İran’daki yasaklı oyunculara yer vererek onları adeta bir zindandan çıkarmak istediğini söyledi. Ghobadi Antalya’da izlediği yarışma filmlerinden çok etkilendiğini belirtti ve
festivalin film seçimindeki özenini övdü.

Sanat Sokakta, Sanatçılar Sokakta.
Festivale katılan yıldızların halkı selamlayıp, kucaklaştığı 47. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin açılış korteji Atatürk Kültür Merkezi önünde başladı. Her kuşaktan sinemacının katıldığı kortej 
Büyükşehir Belediyesi önüne doğru Tomurcuk Vakfı Perküsyon Grubu'nun ve Anadolu Ateşi Dans Topluluğu'nun ritimleri arasında ilerledi. Araçları üzerinden Büyükşehir Belediyesi önüne kadar halkın oluşturduğu uzun bir korteji selamlayan sinema yıldızları sevgi seline çiçeklerle karşılık verdi.

Galalar hız kesmeden devam ediyor…

“Gerçekler Susturulamaz”
Özgür Gündem Gazetesi Diyarbakır büro muhabirlerinin 1992-1994 yıllar arasında OHAL koşullarında yaşadıkları zorluklarını anlatan Pres filminin galası AKM Aspendos Salonunda yapıldı.
Film gösteriminin ardından Ayla Kanbur’un moderatörlüğünde yapılan söyleşiye yönetmen Sedat Yılmaz, oyuncular Aram Dildar, Engin Emre Değer, Kadim Yaşar, Sezgin Cengiz, Aydın Dinçsoy ile
filmin danışmanı Bayram Balcı katıldı. Söyleşide konuşan Yönetmen Sedat Yılmaz, filmi yaşanmış, gerçek olaylar üzerine kurguladıklarını söyledi. Yılmaz; “Filmde bir gerçekliği yansıtmak istedik.
O dönemde öldürülen hiçbir gazetecinin faili bulunmadı. Onlarca gazeteci “gerçeklerin” peşindeyken hayatını kaybetti. Filmde de dediğimiz gibi, gerçekler susturulamaz.”diye konuştu.

“Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak”
İtalya’da bir Türk genci… hem de hiç İtalyanca bilmeden… “Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak” ilk kez festivalde izleyici ile buluştu. Sadece izleyici değil, film ekibi de filmi ilk kez beyazperdede
izleme olanağı buldu.

Atlı Karınca: Bir Günah Hikayesi…
Günün son galası Atlı Karınca filmi ile yapıldı. İlksen Başarır’ın ikinci filmi         Atlı Karınca”, Aile içi ensest bir hikayeyi konu alıyor. Sinema yazarı Burak Göral’ın moderatörlüğünde yapılan film söyleşisine, yönetmen İlksen Başarır, oyuncular, Mert Fırat, Nergis Öztürk, Zeynep Oral, Ahmet Kenan Bilgiç, Hazal Dut ve görüntü yönetmeni Hayk Kirakosyan katıldı. İlksen Başarır filmin öyküsünü şöyle anlattı: “Türk sinemasında tabu olan bir konuyu ele aldık. İnsanların filmi izlerken gerçekten bu konu üzerine rahatsız olmalarını istedik. Yok sayılan, görmezden gelinen ensesti hakayenin merkezine aldık.
” Daha sonra söz alan Mert Fırat, ensest olayları gizlendikçe büyüyor. Ve bizler bunları gizledikçe suça ortak oluyoruz. Çünkü bu bir hastalık değildir, planlı bir suçtur. Bu suç, yani taciz, tecavüz ve ensest adam öldürmekten bile daha ağırdır. Çünkü burada sadece bir kişi ölmüyor, tüm aile ölüyor.  Bu suç mutlaka cezalandırılmalıdır. Filmde bu farkındalığı yaratmaya çalıştık.”diye konuştu.

Altın Portakal “Çirkin Kral’ı” Unutmadı
Deepo Alışveriş Merkezi’nde Türk sinemasında unutulmaz oyuncusu ve yönetmeni Yılmaz Güney için özel bir film gösterimi hazırlandı. Etkinlikte Fatoş Güney, Melike Demirağ ve çok sayıda sinemasever Yılmaz Güney’in 1974 yılında hem yönetmenliğini hem oyunculuğunu üstlendiği “Arkadaş” filmini  izledi. Ardından Melike Demirağ coşkulu kalabalığa mini bir konser vererek “Arkadaş” şarkısını seslendirdi.

"Tehcirle parallellik yok"
İstanbul'da 1910 yılında yaşanan köpek katliamını anlattığı kısa animasyon filmi "Hayırsız Ada" ile Cannes Film Festivali'nde "Altın Palmiye" ödülünü kazanan Ermeni asıllı Fransız yönetmen Serge Avedikian, 47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında, üniversitelilerle atölye çalışmasında buluştu.

Türk sineması ve sosyal sorumluluk
Antalya Sanatçılar Derneği, “Sinema ve Toplumsal Sorumluluk” temasını işleyen bir panele ev sahipliği yaptı. Moderatörlüğünü Birgün Gazetesi yazarı Çiğdem Mater’in yaptığı panele, yönetmen Ertem Göreç ve Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haluk Gürgen katıldı.

Bir Film Sadece Film Değildir
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü
öğretim üyelerinden Doç. Dr. Nuran Yıldız'ın aynı adı taşıyan kitabından ''Tanklar ve Sözcükler''başlıklı konferansı Atatürk kültür merkezinde gerçekleşti. Ordu ve sinema ekseninde ilerleyen panele, Antalya Büyükşehir Belediyesi, AKSAV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, sanatçı Müjdat Gezen, Vatan Gazetesi yazarı Can Ataklı ve öğretim üyelerinin yanı sıra çok sayıda dinleyici katıldı. 

Sinema tarihinden sınırlarda gezinen bir film...
47. Uluslararası Altın Portakal Film Festivali kapsamında sinema tarihinin önemli yapıtları masaya yatırılıyor. "Altyazı" dergisi yazarları, büyüklerin dünyasına katılmamak için büyümeme kararı alan ve bedenen 3 yaşında kalan bir çocuğun öyküsünü anlatan 1979 yapımı "Teneke Trampet"i tartıştı.Özdilekpark Alışveriş ve Yaşam Merkezi Cinetime'da düzenlenen "Altyazı Tartışıyor" etkinliğine, Altyazı dergisinden Zeynep Dadak ve Berke Göl katıldı.
Nobel ödüllü Alman yazar Günter Grass'ın olay yaratan 1959 tarihli kitabından uyarlanan ve Volker Schlöndorff'un yönettiği filmle ilgili olarak, Berke Göl, "Büyümeme hikayesi, toplumun büyümemesine, faşizmin hükmettiği ve çocuk kalan toplumlara işaret ediyor" yorumunu yaptı.
Zeynep Dadak ise, "Oscar'ın (filmin kahramanı çocuk) Naziler gibi olgunlaşamayan bir toplumun karşılığı olması gibi bir sembolik okuma var. Oscar'ın bağırarak cam-çerçeve indirmesiyle Naziler arasında parallelik kuruldu. Almanların karanlık geçmişleriyle yüzleştiği yorumu yapıldı" değerlendirmesinde bulundu.

Baba Zula eşliğinde Türk sinemasının tarihini değiştiren gösterim
Antalya Altın Portakal Film Festivali bu yıl bir ilke daha imza attı. Türk Sinema tarihi kaynaklarında adı geçmeyen “Enis Aldjelis, Doğunun Çiçeği”, 93 yıl sonra Türkiye’de ilk kez izleyiciyle buluştu. Film, tozlu raflardan çıkarılıp restore edilerek Türk sinemasına kazandırıldı. Türk Sinema tarihini değiştirecek film, İstanbul’da çekilen ilk yabancı film olma özelliğini taşıyor.

Baba Zula da bir ilki gerçekleştirerek, müziksiz çekilmiş filme, gösterim sırasında canlı müzik yaptı. 93 dakikalık film boyunca müzikler sahne sahne değişti. Osmanlı kostümleri ile sahne alan Baba Zula izleyiciye hem görsel hem işitsel bir şölen yaşattı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder