Fransa’nın varoluşçu düşünürü Sartre, Gizli Oturum oyununda özetle şöyle der: “İnsan önceden tanımlanmamış, özgür, etik ve siyasi bir varlıktır. Varoluş, özden önce gelir. İnsanın içinde bulunduğu şartlarda yapacağı tercihler onun kim olduğunu (kahraman veya alçak) belirler.”
Evlerinin önünde üzerinde buton bulunan bir kutu bulurlar. Yüzünün yarısı korkunç biçimde yanmış bir adam gelir ve onlara bu düğmeye bastıklarında bir milyon dolar ödeyeceğini, buna karşılık aynı anda bir insanın hayatını kaybedeceğini söyler ve gider. Nora bir hayli tereddüt ettikten sonra butona basar, süreç başlar… Her şey birdenbire farklı bir boyuta taşınır. Bu aşamadan sonra, “insan insanın cehennemidir” göndermesine bir de “Yeterinden fazla bilim sihirdir!” cümlesinin kılavuzluğu eklenir…
Filmin bu aşamasından sonrasını duyarlı insanlar meraklar izleyeceklerdir. Hikâye bir tür bilimkurgu cambazlığına mı dönüşecek yoksa Sartre’ın ana fikrini mi izleyecek diye. Yani Nora ve Arthur tercihlerinden dolayı birer “alçak” olarak mı kalacaklar yoksa yüzleşerek birer kahraman mı olacaklardır?
Bunu söylersem filmi kimse izlemez. Üç kocaman yıldızı hak eden Kutu’yu izleyerek öğrenmelisiniz!
Bu hafta hangi filme gideyim diye düşünürken yapacağınız listede ilk sıraya Kutu’yu koyun. Ha bu arada! Cameron Diaz’ın ne kadar hatalaştığını şahit olup üzüleceğinizi de unutmayın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder