Yaklaşık iki yıldan beri Kültür Bakanlığı bürokratları ve Sinema Platformu (sinema sektörü temsilcileri) arısında ciddi bir mesai sarf edilerek hazırlanan Türk Sineması Yasa Taslağı ile ilgili tüm çalışmaların askıya alındığını duydum!
“Kimden?” Demeyin. Açıklayamam. Fakat görünen o ki, Türk sinema sektörü için bulunmaz bir fırsat olan yeni yasa taslağı ve getireceği kazançlar, sektördeki bölünmeler, akortsuzluk ve anlamsız inatlaşmalar yüzünden yine gecikecek. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmak üzere Bakanların imzasına açılması gereken yasa bu işlemden neden geri çekildi?
Süreç nasıl işledi bir bakalım.
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay göreve başladıktan hemen sonra, iki yıl boyunca pişirilen yasa taslağı kendisine sunuldu. Bundan bir yıl sonra Bakanlık bürokratları ve sinema sektöründen 10 kişilik bir heyet yasa tasarısını görüşmek üzere bir araya geldi. Yasa sinema sektörü temsilcilerine anlatıldı ve prensip olarak kabul gördü.
Bakanlık bürokratlarının hazırladığı yasa taslağı sinema sektörüne bu güne kadar asla kavuşamadıkları imkânlar sağlıyordu.
Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü iki ayrı kurum (Türkiye Sinema Merkezi ve Telif Hakları) olarak yeniden yapılandırılıyordu: Sinema Merkezi, İstanbul'a taşınıyordu.
İkinci önemli kazanımı, bir üst kurul gibi “Sinema Konseyi” oluşturuluyordu ki, bu kurulun 12 üyesinden 8’i sektörden olacaktı. Böylece sektör, yüzde 70’lik bir temsile ve söz hakkına sahip oluyordu (Kurul tavsiye niteliğinde kararlar alacak ve Başkanlığını bizzat Bakan yapacaktı).
Şimdi sıkı durun, en önemli yanına geldik: Kurulacak bu Sinema Merkezi malî olarak özerk bir yapıya sahip olacaktı.
***
Bundan sonraki gelişmeler ise aşağı yukarı şöyle gerçekleşti:
Bakanlık sinema sektöründen yeniden 10 kişilik bir heyet çağırdı. Üç kişi bu çağrıya icabet etti ve Bakan ile 35 dakika görüşüldü. Sektör temsilcileri Bakan’a çok güzel bir yasa hazırladığını iletti. Böylece Bakanlık, bütün sivil toplum kuruluşlarına yasa taslak metnin resmen gönderdi. Sektör önerilini bildirecekti.
Taslağı okuyan ve inceleyen Sinema Platformu, Ekim ayında İstanbul’da toplandı ve büyük bir tartışma yaşandı. Bir kısım kişiler yasaya şiddetle karşı çıktı. Gerekçelere düşündürücü ama aynı zamanda komikti:
Gerekçe 1: Bakanlık bürokratları kendilerine arpalık hazırlıyorlar!
Gerekçe 2: Tam özerk bir yasa olmalıdır. Sinema Merkezi’nin başkanı Bakan değil, sektörden olsun!
Gerekçe 3: Devlet hiç bir şeye karışmasın ama bize parayı da versin!
Ortalık birden bire buz gibi oldu! Bu isteklerin Genel müdürlüğe iletilmesi için on kişilik yeni bir ekip kuruldu. Ankara’ya gidilecek ve bu istekler bildirilecekti! 10 kişilik heyetten sadece 3 kişi Ankara’ya gitti.
Yasa Taslağı. Bakanlar Kurulu’nun imzasına açılmadan önce 10 günlük resmi cevap verme süresi içinde kalsak tekrar sektöre gönderildi. 9 gün hiç ses çıkartmayan sektör, 10. gün bambaşka bir yasa tasarısı sundu genel Kültür Bakanlığı’na.
Ve…
Bunun üzerine Ankara’nın yüzü asıldı ve verilen bilgiye göre Bakanlık bu taslağı askıya aldı.
Son Sözüm: Sayın sinema sektörü temsilcileri, hem para isteyip, hem de "İşimize karışma Devlet Baba!" demeyi bir yana barıkan. Bu konuda bir yönetmen, "Devletten para alan ahlaksızdır!" buyurmuştu hatırlarsanız.
Hem para alıp hem "Gölge etme!" demenin ne manaya geleceğini varın siz düşünün...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder