14 Mayıs 2009 Perşembe

!anastaS muM satsanA

MELEKLER VE ŞEYTANLAR

Dan Brown adlı bir yazar var. Gerçek bir yazar mı? Yoksa yazar kisveli bir pazarlamacı mı? (Çünkü evirmece-çevirmece, paraları cebe indirmece oyununu iyi oynuyor.) Bilemiyorum! Da Vinci Şifresi kitabını yazarak dünyadaki tüm piyasa işi roman tutkunlarının gönlünde taht kurdu. Şimdi Melekler ve Şeytanlar ile aynı kişileri ve yetiştirdikleri ucuzcuları avlıyor. Evrensel önemine (!) binaen iki gösterim birden yapan sevgili Duygu Kutlu’nun ev sahipliğinde önceki çarşamba günü romandan aynı adla uyarlanan filmi izledim. Eminim Duygu Hanım eleştirimi hiç beğenmeyecek ama yazmak zorundayım:



İzlediğim son derece geveze, üstelik “ahmak ağlatan” kabilinden basit bir filmdi. O kadar basitti ki, pek çok sahneyi ön görebildim. Hatta asıl suçlunun kim olduğunu, eylemleri gerçekleştirenin öldürülüş biçimini bile… İnsanların “din-bilim”, gizem-gerçek” gibi birbiriyle uyuşmayan veya çatışan kavramlara ve olgulara yönelik merakını gıdaklayan bu tür filmleri, “De get yaa!” ünlemini telaffuz ederek seyretmelerini tavsiye ederim. Neden mi? Çünkü baştan aşağı evirmeceden ibaretler. Aslında Dan’ın yaptığı çok basit bir şey. Adeta “Anastas Mum Satsana.” Diyor. Sonra bir düzünden, bir tersinden okutuyor. Deneyin: !anastaS muM satsanaA



Şu kadarına söyleyebilirim ki, Dan, Katolik Kilisesi’nin (Vatikan’ın) dışarıdan bakınca göz kamaştıran ihtişam ve pırıltısı arkasında yatan kokuşmuşluğu, entrikacılığı ve kafa tası kulelerini gözler önüne sermede büyük maharet gösteriyor… Diğer yandan zıpzıp türü zekası ile simgebilim (ikonografi), işaret okuma (semiyotik, anlam ve bildirişim) vb. günümüzde pek revaç bulmuş bir takım bilimleri ve bilimsi bilgileri kullanarak topladığı malumatlara uygulumaya sürdürüyor. Başlangıçta bu yaklaşım sizi heyecanlandırabilir ama sonanda "kutu kutu içinde" muhabbetine dönüyor va acayip sıkılıyorsunuz. Çünkü ben çok sıkıldım!..



Filmi izlemenize bir şey diyemem ama eğer roman okuyacaksanız aptal avutanları değil, Umberto Eco’nun Gülün Adı (Il nome della rosa) ve Foucault Sarkacı (Il pendolo di Foucault) kitaplarını okumanızı tavsiye ederim. Entelektüel birikiminize katkı sağlamak ve ruh sağlığınızı koruyabilmeniz için.



* Bu yazı 15 Mayıs Cuma Günü Bizim Gazete'de yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder