26 Ekim 2025 Pazar

Süreklilik ve değişim sarmalında Altın Portakal

Ülkemizin en köklü ve en istikrarlı (süreklilik) film şenliği Antalya Altın Portakal Film Festivali jürilerindeki klasik tertip ne zaman değişmeye başladı tam bilemiyordum. Birkaç defa benim de üyelik yaptığım SİYAD jürilerinin ne zaman kurulduğu konusunda hatırladığım bir şey yoktu. O zaman hafızasını internet sayfalarına kaydetmiş birine müracaat etmek gerek diye düşündüm. Editörü olduğu “sadibey.com” internet sinema sitesi ile, vefat edene kadar sinemamızın ‘hafız-ı kütüp’lüğünü üstlenen Agâh Özgüç’ün “Yeşilçamın Muhtarı” lakabını elinden almasa da onu yeni bir boyut getirerek tembel, aceleci, hazırlopçu yazar çizer takımı dâhil, yapımcısından oyuncusuna, yönetmeninden dağıtımcısına, set işçisinde kurgucusuna kadar bütün sinema camiasını “Sadi Abisi” unvanını alan Sadi Çilingir’i aradım. Selam verir vermez hal hatır faslını atlayıp doğrudan, “Festival tarihinde ilk SiYAD jürisi ne zaman oluşturuldu?”sorusunu sordum. Sadi Bey, “Emin değilim.” diyerek kendi internet sitesinin hafızasına başvurdu. Ben bu sırada netteki çoğu uyduruk bilgilerle dolu açık kaynaklara yönelerek kronolojik bilgi sunan vikipedi sayfa zincirine ulaştım. Allahtan bu sayfa Türkiye hakkındaki binlerce kelimeden oluşan palavralar yerine takvim bilgilerine göre düzenlenmişti. Sadi Bey ile sokak ağzıyla söylersem, epey bir harala gürele (çekişme anlamına gelen hır ile gür kelimelerinden üretildiğini düşündüm?) ederek sonunda 2008 tarihli 45. Antalya Altın Portakal Film Festivali kayıtlarında SİYAD adına rastladık. Nuri Bilge Ceylan’ın Üç Maymun filmi, En İyi Film seçilmiş ve adına SİYAD ödülü denmiş. Ama bu seçimi yapanlar kimlerdi onun bilgisi yok! Daha sonraki yıllarda da festival ana jürisi dışında oluşturulan iki önemli jüriden bir olarak SİYAD jürisi devam etmiş/etti. 57. Antalya Altın Portakal Film Festivalinde ben de SİYAD jüri üyesi olarak görev yaptım ama o yıl Başkan Muhittin Böcek Covid 19’a yakalanarak entübe edilmiş, filmler açık hava sinemalarında gösterilmiş, ana jüri, Film Yön ve SİYAD jürileri AKM Aspendos salonunda seyircisiz film izlemiştik. SİYAD jüri üyeliğimden önceki Büyük Jüri üyeliğim ise 2004 yılında 41. Antalya Altın Portakal Film Festivali sırasında gerçekleşmişti. Altın Portakal tarihindeki en büyük, en kapsamlı ve en verimli jüri olarak tarihe geçtiğini düşündüğüm bu seçici kurul, sanıyorum Osacar ödüllerini belirleyen Akademi topluluğunun bir minyatürü gibi düşünülmüştü. Sinema Yazarları, Film Yapımcıları, Salon İşletmecileri, Akademisyenler, Film Dağıtımcıları, Sinema Emekçileri, Yönetmenler, Senaristler, Oyuncular, Görüntü Yönetmenleri, Laboratuarcılar, Sanat Yönetmenleri, Kostüm Tasarımcıları, Ses Tasarımı ve Miksajcılar, Makyaj ve Saç, Kurgu, Film Müziği Bestecileri, Müzik Sektörü Temsilcileri ve AKSAV temsilcilerinden oluşmuştu. Büyük jüri, on bir ödülle Uğur Yücel’in yönettiği Yazı Tura Filmi’ni onurlandırmıştı. Geçmişe ait bu kadar malumatı vermemin sebebi, birkaç yıldır SİYAD jürisinin Altın Portakal’da yer almamsı. Fakat bunun nedenlerine uzun uzun girecek değilim. 12 Ekim tarihli yazımda Festival Sanat Direktörü Deniz Yavuz ile Tuncer Çetinkaya’nın röportajının bir kısmına yer vermiştim. Festival bu yıl “Sinema Yazarları Jürisi” adını alarak daha değişik bir yol ile oluşturulmuş. Basınla ilişkileri ve haber akışını doğru ve hızlı biçimde sağlayan Zümrüt Batuhan’ın aktardığı son habere göre, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, sinema yazarı Sungu Çapan’ın adını, “Sungu Çapan Sinema Yazarları Jürisi”yle yaşatmaya karar vermiş. Yani bundan sonra bir süre Altın Portakal’da sinema yazarları seçici kurulunda SİYAD jürisi adı geçmeyecek. Sungu Çapan Sinema Yazarları Ulusal Jüri’sinde ise bu yıl; Doç. Dr. Gül Yaşartürk (SİYAD üyesi), Prof. Müjgan Yıldırım ve Prof. Bojidar Manov, Uluslararası Yarışmanın Jürisinde ise Vecdi Sayar (SİYAD üyesi), Özge Çeliktemel ve Ingrid Beerbaum var. Demek ki, “Bir nehirde iki defa yıkanılmaz.” diyen bilgelerin sözü bir kere daha doğru çıktı. Hayat binlerce, on binlerce belki tahmin edemeyeceğimiz sayılarda değişkenin yapılıp, yıkılıp yeniden yapıldığı bir lego gibi sürekli oluş halinde. Onlarca yıldan beri Türk sinemasının nabzının attığı bu festivallerde de pek çok şey değişiyor ve değişecek. Herakleitos’tan beri dillerden düşmeyen “Herşey akar.”, “Değişmeyen tek şey değişimdir.” sözleri de aynı mealdedir. Yaşayıp göreceğiz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder