ARGO filminin ön gösteriminden beri aklıma Cem Yılmaz’ın, G.O.R.A ve A.R.O.G filmleri geldi. Üstelik her üç filmin bilim kurgu filmi adı oluşu, çağrışımlarımı destekledi. Hatta Alev Alatlı’nın, “Or’da Kimse Var Mı? Kitap 1: Viva Le Muarte” romanında, Amerikalıların Türklere sürekli ortak film yapma tekliflerini hatırlattı. Alev Alatlı, roman kahramanına, “Kızım Olmadan Asla” formatında bir senaryo teklif eden Amerikalıyı fena halde paylar! Demem o ki, acaba Amerikalılar bir zamanlar AROG, GORA türü filmleri bizimkilerle çekmeyi telif etti de isim benzerlikleri bundan mı? Herhalde değildir!
ARGO’ya dönersek…
Oliver Stone’un dışlanmasından sonra Amerikan “USA Deep State”inden beslendiğini tahmin ettiğim George Clooney (bu filmde yapımcı), başarıya fena halde ihtiyaç duyan Ben Affleck ile birlikte dostlarını memnun edecek bir filme imza atıyor. Kanada’nın selameti gereği yıllarca saklandığı söylenen rehine kurtarma operasyonu ARGO, hemen tahmin edilebileceği gibi gerçek olaylardan yola çıkarak çekilen bir film.
Göz ucuyla bakıldığında inandırıcı gelmeyen konusu, gerçekle kurmaca arasındaki sert denklemi hatırlatıyor: “Bir olayın gerçek olması onun iyi bir drama olabileceği anlamına gelmez…”
ARGO filminin senaryosunu yazan Chris Terrio, 79’taki kurtarma operasyonunun gerçek kahramanı Antonio Mendez’in “Master In Disguise” kitabını olduğu gibi değil, ‘kurmaca’da işine yarayabilecek bazı bölümleri seçmiş. Böylece fazla kahramansı, fazla erkeksi, fazla ulusalcı öykünün, seyirciye kekre gelmeyecek hale nasıl getirileceğini gösterme fırsatı bulmuş. Filmin kendiliğinden ilginç ve kahramanlık kokan öyküsünü muhtemelen aynen koruyan Terrio, metnine eklediği Hollywood züppeleri ve İranlı devrimcileri küçük düşüren ince mizahı ile bu durumu dengelemeyi beceriyor.
ARGO’nun özeti şöyle: 4 Kasım 1979’da, İran devriminin en sıcak döneminde, devrim muhafızları Tahran’daki Amerika Büyük Elçilik binasına girip 52 Amerikalıyı rehin alır. Kargaşada altı kişi kaçmayı başarır. Kanada Elçiliği’ne sığınan bu kişilerin yakalanmaları an meselesidir. CIA’de kurtarma operasyonu uzmanı olan Tony Mendez (Ben Affleck) yurttaşlarını kurtarmak için çareler ararken çoktandır göremediği oğlunu telefonla arar. Ona ne yaptığını sorar. Oğlu, TV’de gösterilen Maymunlar Cehennemi (Planet of the Apes – 1968) filmini seyrettiğini söyler. Mendez’in beyninde bir ışık parlar: Bilmektedir ki bu filmin bir tanesi kaçışla ilgilidir (Maymunlar Cehenneminden Kaçış - Escape from The Planet of the Apes - 1971). Böylece kararını verir, İran’da bir uzay filmi çekecektir!
ARGO’nun, Amerikalılar tarafından çoktan beri hasreti çekilen “samimi bir duygusu” olduğunu söylemek gerek. Amerika’nın Orta Doğu’da belki de gerçekten mağdur duruma düştüğü ender durumlardan biri rehine kriziydi. Çünkü İranlılar, toptancı bir anlayışla, (Küçük Şeytan Şah, bizleri Büyük Şeytan Amerikan silahları ile öldürdü, o halde biz de CIA ajanı olan Amerikalıları öldürelim!) suçun şahsiliği evrensel prensibini yok sayarak, hiçbir suçları olmayan insanları kurşuna dizmek istiyorlardı. Bu bağlamda ARGO, Kızım Olmadan Asla türü propaganda filmlerinden duygu olarak kat kat üstün ve gerçek bir yerde durmaktadır.
ARGO’nun Amerika dahil bütün dünyada merakla, istekle seyredilmesinin sebebi, 30 yıldan beri saklanan gizemli bir operasyon oluşu kadar vurgulamaya çalıştığım sahiciliği olmalıdır.
George Clooney: Emin ol Ben, sadece emin ol adamım! |
ÖNEMLİ NOT
Bu yazı ilk olarak, 9 Aralık 2012 tarihinde [Argo: USA Deep State'in Gizemlerini İfşa Ediyor] adı ile yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder