28 Eylül 2012 Cuma

“Muhbir Entelektüeller Cenneti”

Ülkemizin para ödüllü festivalleri, sinema eserlerini birer yarış atı gibi yarıştırıp en son gelen beygiri birinci seçen jürilerden bıktı usandı. Türk sinemasını her defasında biraz daha aşağı çeken, bir sektör oluşmasını engelleyen ve halkın sinema ile ilgisini kopartan jüri tercihleri can sıkmaya başladı. Üstelik söz konusu jüriler etnik milliyetçilik vurgusu yapan filmler karşısında aşırı zaaf gösteriyor… Öyle ki, artık jürilerin ve festival yöneticilerinin tehdit altında olup olmadıklarını bile sorgulamaya başlayan sinemacılar var. Hayatını yurtdışında geçirmiş, Avrupa’nın en büyük üniversitelerinde eğitim görmüş kimi sanatçılar ise Türkiyeli kimi film yönetmenlerini ve sair aydınları, “muhbir entelektüeller” aşağılamasını kullanarak tanımlıyorlar.

Festivalin tüm yarışma filmlerini seyrettim. Türkiye’nin en iyileri olarak ön jüri tarafından seçilen filmlerin içinde sinemamızı dünyada temsil edebilecek 4, 5 film vardı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sinema havuzuna aktardığı büyük meblağlara rağmen Türk sinemasının hem sinemasal değerler hem de seyirci açısından seviye kaybetmesi gerçekten üzüntü verici bir durum olarak apaçık beliriyor.

Home Video tabir edilen minimalist dramalar/dramatik belgeseller, TV röportajı formatında çekilip hızlı bir kurgu ile seyirciye dayatılan filmler tuhaf bir biçimde ödüllendirilirken… Mesela bugün “Teke ili” tabir edilen, Türkmen/Yörük taifesinin yaşadığı bölgelerde çekilmiş Derviş Zaim’in Devir filminin hiçbir ödül almaması buna karşılık dil üzerinden etnik vurgu yaparak İki Dil Bir Bavul filminin ana fikrini yineleyen Orhan Eskiköy ile Zeynel Doğan’ın Babamın Sesi ile ödüllendirilmesi ne demek istediğimi sanıyorum anlatıyor.

Erden Kral (Yük), Zeki Demirkubuz (Yeraltı), Yeşim Ustaoğlu (Araf), Pelin Esmer (Gözetleme Kulesi) ve İsmail Güneş (Ateşin Düştüğü Yer) gibi usta yönetmenlerin bana göre “kartondan bir dramatik belgesel” karşısında yok sayılması kadar utanç verici bir başka şey olamaz! Her ne kadar Zeki Demirkubuz’un “gerzekler” ifadesini çok sert bulsam da Yeşim Ustaoğlu’nun “bu duruma düşmemeleri gerekirdi” ifadesi ile tavırlarını desteklediğimi buradan ilan ediyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder