14 Nisan 2012 Cumartesi

Halit Refiğ: Gurbet Kuşları ve Geleceği Görebilmek!

31. İstanbul Film Festivali işbirliğiyle “Türk Klasikleri Yeniden” projesi) kapsamında (Groupama Özel Gösterim sponsorluğu ile) gösterilen Halit Refiğ’in ödüllü ve pek çok tartışmalara sebep olmuş Gurbet Kuşları filmini özel galasında yeniden izledim. Şunu kabul etmek gerekir ki, Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Merkezi akademisyenleri tarafından restore edilen film için bu kuruma teşekkür etmek gerek. Çünkü filmin yıpranmış orijinal baskısı 157 bin küsur kareye ayrılarak tek tek temizlenip yeniden 35 mm negatif kopyaya basılıp daha sonra yeni bir gösterim kopyasına aktarılmış. 53 gün gibi kısa bir sürede yapılmış...

GURBET KUŞLARI
Gurbet Kuşları bilindiği gibi Turgut Özakman’ın “Ocak” adlı oyunundan uyarlamıştır. Diyaloglarının Maraş ve Adana ağızlarını pekiyi bildiği içi Orhan Kemal’in yazdığını, sanıyorum Halit Refİğ’in bir röportajında okumuştum…
Şu bir gerçek ki, Halit Refiğ Türk sinemasına “fikri” sokan, hem tarih, hem an ve hem de gelecekle ilgili ilginç tasavvurları olan bir sanatçıdır. Gurbet Kuşları filminde çok erken bir dönemde bile bunu sinemasına sığdırabilen Refiğ’e vefat etmeden önce dediğim gibi, “Sinemamızdan geleceğe kalacak repliklerden birisi bu filmdedir”.

FİLMDEKİ O DİYALOG
İstanbul’da yeni yapılan Hilton binasının arkada plandaki karkasına sırtları dönük duran iki sevgili, Kemal (Özden Çelik) ve Ayla (Filiz Akın) bir diğer taraftaki sıralı gecekondulara bakarak içinde yaşadıkları dünya hakkında yorum yaparlar. Ayla, Amerika’ya gitmekten bahsederken, Kemal bunun doğru olmayacağını söyler ve gecekondu mahallesine bakarak şöyle der: “İnsanlar birbirlerini boğazlamayı bırakıp birlikte yaşamasını öğrendikleri gün dünya büyük bir şehir olacak. Ama bizler şimdilik kendi küçük evimizi onarmak zorundayız…

DOĞU BİLGELİĞİ
Ben uzun yıllar önce bir yazımda bu sözleri,  Marshall Mc Luhan’ın, “küresel köy” kavramına bağlamıştım ama şimdi bu ikinci izlemede gördüm ki, Refiğ, Mc Luhan’dan daha çok Doğu’lu bilgelere yakın. Hatta Doğu’yu kıyasıya eleştirmesine rağmen Doğu bilgeliğinden etkilendiği çok açık belli olan Voltaire'in Candide isimli hikâyesindeki dervişin sözlerine benzer. Bilindiği gibi Voltaire bu hikâyesinde, Candide'e bütün dünyayı dolaştırır. Seyahatti sırasında pek çok olaylarla karşılaşan Candide, her şeye rağmen bir iyimserlik havası içindedir. Ancak İstanbul’da rast geldiği bir derviş ona "Bahçemizi yetiştirelim." dediğinde bütün algısı değişir.

ÇAĞINI AŞAN BİLİNÇ
Tabii ki benim bu sözlerim filmi hakkında bir yorumdur ve yakıştırmadır. Halit Refiğ’in senaryoyu yazarken ne düşündüğünü bilebilmemiz mümkün değildir. Diğer yandan, Gurbet Kuşları’nı bugünkü sinema bilgimiz, anlayışımız ve teknik donanımların sanat eserine yansımasından doğan modernlik etkileri yanında eski, yetersiz ve donanımsız bulabiliriz… Bu hiç önemli değil. Önemli olan şudur: Halit Refiğ, çağının aşan bir “bilinç” sergileyerek hem Türkler arasındaki fikri tartışmaları, Türkiye’nin dünyaya entegre olma sürecinde yaşadığı sıkıntıları kendine has bir netlikle ele alıyor. Bir kere, emek vererek sivrilmek isteyen Maraşlı ailenin fertleri dar bir sosyal çevreden, geniş çevreye ve nispeten modern kültür akvaryumuna girince, geleneksel donanımları onları koruyamıyor: dağılıyorlar. Buna karşılık emek sarf etmeden, hiçbir bilgi ve katkı sağlamadan, devlete, vakıflara veya bilinmeyen şahıslara ait arazileri parselleyen, müşterileştireceği insanları Anadolu’dan İstanbul’a sevk eden (yapay bir iç göç yaratan) simsarların yükselişini vurguluyor (ki, daha sonra bu sol sinemanın en çok kullanacağı argümanlardan biri olacaktır).

Refiğ, filmde ayrıca yaşanan sosyal olay ve değişmeleri “romantik-milliyetçi” tarih ve gelecek algısı ile hamasi vurgularla açıklamaya çalışan geleneksel zihniyet ile yeni nesli temsil eden Maraşlı Kamil’in aynı durumu güncel bilgilerle çözümleyişini filmin içine sıkıştırarak Yeşilçam’ın taklit sinemasına ve sinemacılarına fark atıyor.  Bu vesileyle yeniden Halit Refiğ’e Tanrı’dan rahmet diliyorum.


Bu yazı, 06.04.2012 tarihinde TGC Bizim Gazete'de yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder