25 Mart 2010 Perşembe

Kırılmış Gibi En İnce Yerinden!

Ferzan Özpetek’in son filmi Serseri Mayınlar (Mine Vaganti) bir İtalyan ailesinin dramını anlatıyor. Önceki nesil, Romeo Juliet tarzı acılarla boğuşmuştur. Fakat makarna üreticisi bu İtalyan ailesinin ikinci nesli (iki erkek kardeş) eşcinseldir! 
Kendi hakkında söylediği gibi “takıntıları” olan Ferzan Özpetek’in değişmeyen konusudur bu. Filmin hikâyesini uzun uzun anlatacak değilim. 



Bildiğiniz toplum - aile değerleri ve  yeni nesil çatışmasından doğan dramatik ve komik hallerin sıralandığı sade bir hikâye. Ancak filmin birkaç sahnesi var ki unutulacak gibi değil. Mesela sevdiği adama kavuşamadığı için daima mutsuz ve kederli babaannenin hizmetçi kız ile konuştuğu sahne:


Hanımefendi: Sen ne kadar da çirkinsin! 
Hizmetçi: Ben de sizi seviyorum Hanımefendi!

Bir başka örnek: Eşcinsel oğullara sahip annenin, oğlunu evlendirmek üzere olana bir başka anneye müstakbel gelininin kimliği hakkında söylediği sözler… Gibi.

Film hakkında bir yargıda bulunmaktan çok Ferzan Özpetek’in bir öyle yemeğinde gazetecilerle sohbetindeki halinden söz etmek istiyorum. Bütün sohbet boyunca onu izlerken aklımdan hep o söz geçti: “Kırılmış gibi en ince yerinden...” Belki de yanılıyorum. 

Bir de en çok babası ile ilgili sözleri dikkat çekiciydi: “Babam, kadınlara karşı çok iltifatkârdı. Masanın diğer tarafından bir hanım sigarasına çıkartsa, oraya gider sigarasına yakardı!”

Ferzan’ın 19 yaşında tanıdığı Bernardo Bertolucci Türkiye’ye geldiğinde şöyle bir gözlemini aktarmıştı: “Havaalanında uçaktan indikten sonra önemde yürüyen Türk genci çok yaşlı bir kadının elini öptü. Hayret ettim. Bizde kimse yaşlı bir kadının elini öpmez! Bunun için bile bir film yapabilirim!”

Üç beş masa uzaktaki kadınlara bile hürmet eden bir babanın portresi de bir o kadar ilginç geldi bana!




Ferzan Özpetek'in fotoğrafı http://bit.ly/dcRDpU 'dan iktibas edilmiştir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder