4 Aralık 2007 Salı

Bursa Film Festivali ve Zamanda Bir Gezinti

“Bursa’da eski bir cami avlusu

Küçük şadırvanda şakırdayan su
Orhan zamanından kalma bir duvar
Duvarla bir yaşta ihtiyar çınar
Eliyor dört yana sakin bir günü
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü
İçinde gülüyor bana derinden.
Yüzlerce çeşmenin serinliğinden
Ovanın yeşili göğün mavisi
Ve mimarilerin en ilahisi.”


Tesadüfen seçmedim bu şiiri. Orhan Gazi Camii’nin avlusundaki şadırvan ve “İhtiyar Çınar”ı görünce birdenbire gerçeklik duygum ve algım değişti. Başka bir zamana ve gerçekliğe doğru hızla geçtim ve bu şiir, yolculuğumun uçan halısı oldu.

Zaten zaman ve mekân değiştirmek istiyorsanız, mutlaka şiirin kollarına ve insafına sığınmalı değil misiniz?!
Bursa’dayım, evet. “Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali” münasebetiyle Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin’in davetlisi olarak bulunuyorum. Tavassut eden ise Festival Başkanı sinema yazarı arkadaşım Burçak Evren oldu.

Tayyare Kültür Merkezi’nde yapılan açılış töreni, festival konuşmaları, şehrin ve festivalin geleceğine ilişkin ümitler… Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, onur ödülü alan Fatma Girik, Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü filminde Yarhisar Tekfuru Köse Mihal’ı canlandıran Serdar Gökhan… Babam ve Oğlum’dan sonraki naifliğini yitirip zaman zaman sinirli siyasi çıkışlar yapmaya başlayan (mesela SİYAD gecesindeki konuşması) Çağan Irmak, Yeşilçam’ın romantik jönlerinden Engin Çağlar, tarihi filmlerin yılmaz, yenilmez karakter oyuncusu Yılmaz Köksal… Türk tiyatrosu ve sinemasının mütevazı ve has emektarlarından Şemsi İnkaya... Genç, güzel, yetenekli oyuncu ve sunucu Fadik Sevin Atasoy…

Ve hele sürpriz bir takdimle sahne alan Şevval Sam! Onu da açılış gecesinin göbeğine yerleştirmek gerek!

Fakat bütün bu çağdaşım insanlarla yaşadığım şimdi, şu an, bugüne ait olayların dışına çıkışım bir cami, bir avlu ile şadırvan ve bir çınar ağacı sayesinde oldu.

Kendimi birdenbire “fetih günlerinin saf neşesi içinde” yaşayan tertemiz ruhlu atalarımın yanında bulmuş gibi oldum. Sanki onlarla birlikte Bursa’nın fethinde, Orhan Camii’nin ve Ulu Camii’nin inşasında buldum kendimi. Osman Gazi Hazretleri’ni türbesine defneden yüreği yanık gazilerle birilikteydim âdeta.

Sonra Orhan Gazi ile genç Nilüfer Hatun’un tertemiz, bir imparatorluk nesli yeşerten aşklarını düşündüm: “Allah’ım sen böyle bereketli bir aşkı bütün Türk milletine nasip et!” diye dua etmekten alamadım kendimi…
Evet, uluslararası bir festival insanları farklı farklı filmlerle, bambaşka ve hiç tanımadığımız âlemlere çeker ama eminim hiçbir festival aynı zamanda hiç olmazsa benim gibi birkaç kişiyi şanlı cetlerimizin zamanına götürmeyi başaramaz.

Bu zaman yolculuğunu şimdilik ben “Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali”ne borçluyum. Bu yüzden de Antalya Film Festivali’nde yaptığım gibi eleştirel bakmamaya çalışacağım.

––––––––––––––––––––––––––––––––––––––
Not: Bursa’da Zaman’ın geri kalan kısmını da sizlerle paylaşmak istiyorum:

Bir zafer müjdesi burada her isim:
Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın
Hâlâ bu taşlarda gülen rüyanın.
Güvercin bakışlı sessizlik bile
Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle.
Gümüşlü bir fecrin zafer aynası,
Muradiye, sabrın acı meyvası,
Ömrünün timsali beyaz Nilüfer,
Türbeler, camiler, eski bahçeler,
Şanlı hikâyesi binlerce erin
Sesi nabzım olmuş hengâmelerin
Nakleder yâdını gelen geçene.
Bu hayalde uyur Bursa her gece,
Her şafak onunla uyanır, güler
Gümüş aydınlıkta serviler, güller
Serin hülyasıyla çeşmelerinin.
Başındayım sanki bir mucizenin,
Su sesi ve kanat şıkırtısından
Billur bir avize Bursa’da zaman.
Yeşil türbesini gezdik dün akşam,
Duyduk bir musiki gibi zamandan
Çinilere sinmiş Kuran sesini.
Fetih günlerinin saf neşesini
Aydınlanmış buldum tebessümünle.
İsterdim bu eski yerde seninle
Baş başa uyumak son uykumuzu,
Bu hayal içinde… Ve ufkumuzu
Çepeçevre kaplasın bu ziya, bu renk,
Havayı dolduran uhrevi ahenk.
Bir ilah uykusu olur elbette
Ölüm bu tılsımlı ebediyette,
Belki de rüyası büyük cetlerin,
Beyaz bahçede su seslerinin.

Ahmet Hamdi Tanpınar

***
Bu yazı (14.12.2007) tarihli Bizim Gazete'de yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder