SAYFALAR

31 Ekim 2009 Cumartesi

Varoluşçuluğun Marksist Yorumcusu Sartre'ın Piyesi Şehir-i İstanbul'da

Gizli Oturum'u ilk gösteriminde izledim ve beğendim. Çünkü ekip birbirine inanmış ve çok iyi bir oyun çıkarmış. Hele 10-15 sahnelenişten sonra seyrine doyum olmaz diye düşünüyorum.

Şehir Tiyatroları’ndan Emine Hanım’ın gönderdiği daveti iyi ki kabul etmişim. Jean Paul Sartre’ın “varoluşçuluk” felsefesini en ilginç biçimde açıkladığı meşhur oyunlarından “Gizli Oturum”u Kadıköy Haldun Taner’in köhne salonunda seyrettim. En baştan söyleyeyim, çevirisinden (Oktay Akbal), yönetimine (Ergün Işıldar) ve oyuncularına (Ines: Ece Okay; Estelle: Özge Özder; Garcin: Emre Narcı; Garson: Osman Gidişoğlu) kadar her şey çok iyi idi.

Oyunun sonunda konuştuğum yönetmen Ergün Işıldar, “Uzun zamandan beri seyrettiği en iyi oyunlardan biriydi. Sartre’ın metninden mi yoksa sizden mi kaynaklanıyor bu?” soruma güvenle “İkisi de!” Diye cevap verdi. Demek ki ekip, ne yaptığını biliyordu. Bir kere sahne tasarımından kostümlere ve metne kadar hemen her şey sadeleştirilmişti ve Sartre’ın mesajının ön plana çıkması sağlanmıştı.

Eğer merak ettiyseniz oyun (Sartre) şöyle diyor: “İnsan önceden tanımlanmamış, özgür, etik ve siyasi bir varlıktır. Varoluş, özden önce gelir. İnsanın içinde bulunduğu şartlarda yapacağı tercihler onun kim olduğunu (kahraman veya alçak) belirler.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder