SAYFALAR

21 Ocak 2024 Pazar

TÜRK TARİHİ DÜNYA TARİHİNDEN BÜYÜKTÜR

Osmanlı soyu Kayı Boyu’ndan gelmiyormuş… Osman Gazi’nin rüyası gerçek değilmiş… Emir Timur, dağları taşları titreten talihsiz yiğidimiz Yıldırım Beyazıt Han’ı Ankara’da yenip de Osmanoğullarını soyca aşağılayınca hanedanın Kayı Boyu’na mensup olduğunu Yazıcızâde uydurmuş… Oğuzlar at hırsızıymış… Yalanlamalar, hakaretler, karalamalar, dönemin tarihçilerini doğru bilgi vermemekle suçlamalar daha neler neler. Yıllarca tarih fakültelerinde dirsek çürüten ünvanları büyük, beyinleri mesleki deformasyona uğramış (professional deformation) kişiler, televizyonlarda sabah akşam bunu tartışıyor. 45-50 karakterlik X (eski adı Twitter) platformundaki mesajlardan nitelik, eğitim, kültür yoksunu insanlar da bunları tekrarlıyor. Osmanlı hanlarının hangi soydan geldiği bahsini tamamen akademik bir tartışma konusu olarak ciddi müktesebata sahip tarihçilerin tartıştığı bir konu olmaktan, yel ile yellenmek kelimeleri arasındaki farkı bilmediği için ikisine de kahkahalarla gülen insanların diline düşürenler utanç duymalıdır. Selçuklular ve Anadolu’daki diğer Türk Oğuz boyları ile akrabalık ilişkileri çeşitli kaynaklarda yer alan Ertuğrul Gazi, oğlu Osman ve torunu Orhan Gazi’nin 600 yıl süren bir soyu var ettiklerini, bu çerçevede tarihin en soylu hanedanlarının en başında yer aldıklarını bu avare TV akademisyenlerine birileri hatırlatmalıdır. Oğuzları topyekûn “at hırsızı” ilan eden bir başka televizyon ordinaryüs profesörü(!) var ki, hakikaten insanın sinirlenmek değil güleceği geliyor. Türk boylarında at hırsızlığının cezasının idam olduğunu İtalyan araba hırsızları bile duymuştur! Oğuzlarda yalan söylemenin cezasının ne olduğunu bilmiyorum ama hadi ben de ordinaryüs profesörlük yapıp bir iddiada bulunayım: “Dilini keserlerdi!” Televizyon ordinaryüslerinin en çok gündeme getirdiği konulardan biri de “Osman Gazi”nin rüyası. Malumunuzdur, Osman Gazi, Şeyh Edebalı’nın evinde uyur. Rüyasında göğsünden büyüyen ve dalları dünyaya yayılan bir çınar görür. Edebalı’ya anlatır, o da rüyayı dünyaya egemen olacak bir devlet kuracaksın diye yorumlar. Bir tarihçi böyle rüyaları, televizyon programında kendi milletinin çocuklarına bir devletin kuruluşunun manevi dayanakları diye anlatmalı ve onların millî bilincinde bir “kök-imge” yer etmesini sağlamalıdır… 1300-1400’lü yıllarda yaşamış, vatanımızı vatan yapmış hakanların, alpların, gazilerin, tarihçilerin, şairlerin yaşananları, konuşulanları, hayal edilenleri, rüyaları yazıp gelecek nesillere aktaranları neden yerin dibine batırmaya çalışır ki? Ey sosyal medya, ey televizyon ve ey dedikodu ordinaryüsleri, bunu da tartışın diye buradan ilan ediyorum: Türk tarihi dünya tarihinden büyüktür! Neresinden tırmıklasanız, didikleseniz, kemirseniz veya her ne iftira atarsanız atın bu cesametteki bir tarihe “Gün’e, Ay’a ve Yıldız’a ant olsun ki” çamur sıçratamazsınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder