SAYFALAR

20 Kasım 2022 Pazar

MASKE ŞART!

İstanbul’un yorucu temposundan kurtulup biraz nefes almak için yola koyuldum. Önce Ankara’da mola verdim. Başkent Öğretmenevinde bir gece konakladıktan sonra sabah kahvaltısında İstanbul Sirkeci’de yürüyormuşum gibi hissettim. Koca salon iğne atsan yere düşmeyecek durumundaydı. Tek bir kişide maske yoktu. Tabii kahvaltı yaparken kim maske takabilir?

 

Yola koyulduk, Kayseri’de küçük bir şehir turu attıktan sonra Kayseri’nin has evladı Mustafa Yurdakul’un ikram ettiği Kayseri mantısının bütün Türk illerinde yenen mantılardan ne kadar farklı olduğunu fark ettim. Türkmenistanlı arkadaşım Halide Hanım’ın bu mantıyı mutlaka tatması gerek.


Kahramanmaraş’a doğru yol boyunca “Türkiye’nin ilk kurucu babaları” Ahi Evranlar, Âşık Paşalar, Hacı Bektaş Velilerin makamlarını gösteren tabelaları aklıma kazıdım. Bundan sonraki seyahatimde her birine tek tek uğrayıp tazim duruşunda bulunup dualar okumaya karar verdim.


Maraş’a doğru Göksun’u geçtikten sonra yol boyunca açılan ve Maraşlı ediplerin adları verilen tünelleri geçtik. Necip Fazıl’ın adını taşıyan tünel en uzunlarından biri değildi! Yol arkadaşım nefis bir espri yaptı: “Kısakürek soyadını kısa sıfatından dolayı kullanmayan Üstat, yaşasaydı ‘Bana bu tüneli mi reva gördünüz?’ diye kıyamet kopartırdı…"

 

Maraş’a geldiğimizin ikinci günü bende soğuk algınlığı belirtileri baş gösterdi. Hemen maskemi taktım ve artık topluluk içine maskesiz çıkmıyorum. Bu arada birkaç özel hastaneyi ve Sütçü İmam Üniversitesi mikrobiyoloji bölümü dâhil pek çok yeri aradı ama ne inflüanza ve Covid 19 testi yapılmadığını söylediler? Gerçekten çok şaşırdım. Acaba ben mi yanlış yerleri aradım yoksa hakikaten bu tür testler artık yapılmıyor mu daha tespit edemedim… Sonunda öğrendim ki, Necip Fazıl Şehir Hastanesi ek hizmet binasındaki Covid 19 bölümünde test yapılıyormuş. Ben de öyle yaptım! Testim pozitif çıktı! Yedi gün ev hapsindeyim...


Grip ve tüm türevlerinin doğal ve yapay zulmü giderek had safhaya çıkacak görünüyor. Sağlık Bakanlığı’nın acilen toplu yerlerde mutlaka maske takılması mecburiyetini yeniden uygulaması gerekiyor. Çünkü bizim insanımız, nefesini ağız ve burnunuza doğru hohlaya hohlaya aynı zamanda dokunup didikleyerek konuşmayı seviyor.


Zulüm demişken…

 

Zalimin Bastığı Yerde Ot Bitmez Paşa

Tekerekzadelerden Abdi Tekerek Hocam ile bağına nar toplamaya gittik. Yolda anlattı. Kavalalı Mehmet Ali Paşa Kütahya’ya kadar dayandığı kalkışma hareketi sırasında o zamanki adıyla “Mer’aş” sancağına uğrayıp memleketin eşrafı ile de dostluk kurmaya çalışır. Görüştüğü kişilerden biride Kazancı Mesut Bey olmuş. Mesut Bey Divanlı Mahallesindeki evinde kabul etmiş işgalci Kavalalı Mehmet Ali’yi. Kazancı Mesut, kahve faslından sonra Maraş’a hâkim bir tepe olan Divanlı’daki evinin damına çıkartmış adamı. O zaman damlar killi topraktan olur ot bitmesine izin verilemezmiş. Başlamışlar toprak damda gezmeye. Bir tur, iki tur, üç tur… on tur. Kavalalı Mehmet Ali, “E Mesut Bey, damda neden dönüp duruyoruz?” diye sorunca, Kazancı Mesut Bey cevabı yapıştırmış: “Paşa Paşa zalimin ayak bastığı yerde ot bitmez derler!”

 

Sözün sonunda Covid 19’un da Türkiye düşmanlarının da zulmü sürüyor. O bakımdan “maske” şart! Maske kelimesini edebi bir söz sanatı ile niteleyecek olursam, bu tevriye olurdu…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Merhum Türkçü Ziya Gökalp’in milletine olan sevgisi kuru laftan ibaret değildi. Her sınıftan insanın anlayacağı dilden doğru mesajlar vermeye çalışıyordu. İşte onlardan bir dörtlük.

 

Hükûmet halkındır, Sultanın değil

Ferman Milletidir, Divan'ın değil

Teşrî*, kaza, icra: her hak onundur

Taht onun, taç onun, toprak onundur.


*Teşrî: Yasama

 

Ziya Gökalp

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder