Noam Murro’nun yönettiği, Lena Headey, Eva Green, Rodrigo Santoro, Sullivan Stapleton gibi oyuncuların baş karakterleri canlandırdığı 300: Bir İmparatorluğun Yükselişi (300: Rise of an Empire) kelimenin tam manası ile “ırkçı” bir film.
Tıpkı 300 Spartalı’da olduğu gibi bu filmde de Batı Avrupa’da milyonlarca ölüme neden olan Nazizm ve Faşizmin nereden doğduğunu es geçerek yanıltıcı bir algıyı tercih eden film ekibinin niyeti hakkında doğal olarak kuşku uyanıyor.
Doğuluların iliklerine kadar despot, zalim ve tabansız olduğunu iddia ederken Batılıların demokrasi ve özgürlük adına yaşayıp savaşıp öldüklerini iddia edecek kadar gülünç bir iskelet üzerine kurulu.
Bak, bak hikayeye bak: Bilinmez bir mağarada tılsımlı bir suya girerek tanrıya dönüşen (!) Xerxes’in (Serhas - ki, kahramanların kralı demekmiş) hükümdarlığındaki Pers ordusu, Yunanistan'ı işgal için harekete geçer ve birinci bölümde (300 Spartalı) anlatıldığı gibi Atina kapılarına dayanırlar. Atina'yı yakıp yıkarlar. Yunan donanması direnişin odağı haline gelir. Xerxes’in donanmasının başında, kendi ulusu Yunanlılardan intikam alma peşindeki Artemisia bulunmaktadır. Buna karşılık, çok üstün Perslileri mağlup etmenin tek yolunun tüm Yunanistan'ı birleştirmek olduğunu düşünen Temistoklis, nihayetinde savaşın gidişatını değiştirecek taarruza liderlik etmektedir. Vs., vs.
İskelet budur ama iskelete nasıl bir et giydirebileceğiniz o filmin karakterini belirliyor. Bu filmdeki, "Yunanlılar (Batılılar) demokrasi ve özgürlük adına savaşıyordu" genellemesine aldanmayacak iseniz, kan ve dijital şiddet karşısında mideniz bulamayacaksa filmi izlemenizde bir sakınca yok! Ancak yine de hazırlıklı olun. Film o kadar karanlık, kıyıcı, aşağılayıcı sahneler ile dolu ki, eğer tarih bilmiyorsanız, eğer sinemada anlatılanların sadece eğlencelik kurgular olduğunu düşünecek kadar saf dil iseniz, muhtemelen gerçeklik algınızın istismar edildiğini de fark edemeyeceksiniz demektir.
ALT YAZILARDA KAVRAMLAR ALTÜST EDİLİYOR
Bu arada defalarca yazdım, yine yazıyorum: Müslüman olmayan bir kişi için, Şehit ve Gazi sıfatlarını kullanılması tamamen yanlış! Çünkü bu unvanları vereceğiniz kişinin "Şahadet getirmesi" ve savaşını "Allah rızası için" yapması gerek.
300: Bir İmparatorluğun Yükselişi (300: Rise of an Empire) filminde Spartalı ve Yunanlılar için İslamî bu kavramlar bol bol kullanılırken, daha sonra Müslüman olan Persliler cehennemlik zebaniler olarak gözümüze sokuluyor! Bu tercüme densizliği ve alt yazı hataları yüzünden filmin "ırkçı"lığının üzerine bir de tarihsel ve kavramsal kandırmaca ekleniyor... Ki tahammül edilmesi zor bir nadanlık!
YUNAN DEMOKRASİSİNİN FAZİLETLERİ VE SUÇLARI ÜZERİNE
KARL POPPER'IN DEHASINDAN SÜZÜLEN YORUMLAR
Karl Popper (Lesson Of The Century*,
Yüzyılın Dersi) isimli eserde 300: Bir İmparatorluğun Yükselişi (300: Rise of an Empire) filminde övüle övüle bitirilemeyen Yunan demokrasisi” üzerine şöyle bir yorum
getiriyor:
“Bu dönemdeki en önemli olaylar
arasında, her biri yaklaşık olarak otuzar yıl süren iki savaşı sayabiliriz. İlk
savaşta Atina yerle bir olmuş ama yine de savaştan zaferle çıkmıştı, ikinci
savaşta ise korkunç bir yenilgiye uğradı. O yıllardaki önemli olayların
kronolojik bir listesi:
507: Atina’da demokrasinin kurulması.
493: Atina silahlanıyor; Themistocles
komutasında bir donanma oluşturuldu.
490: Maraton savaşı
480: Atina boşaltıldı ve Peresiler
tarafından yerle bir edildi. Bütün direniş, donanmada odaklandı. Salamis Savaşı.
479: Plataca ve Mycale Savaşları.
Anadolu ve adalarda da tehdit altında olan İyonyalılar, Atinalılardan yardım
isterler; Bunun sonuncunda denizcilik alanında Delos Birliği (Delian League) ve
sözde Atina Emperyalizmi kurulur. Atina’nın güçlendirilip, yeniden inşa edilmesi.
462: Perikles çağının başlangıcı:
Akropolis, Parthenon Tapınağı. I. Peleponnez Savaşı.
431: II. Peleponnez Savaşı’nın
başlangıcı.
429: Atina’da veba salgını. Perikles’in
ölümü. Savaşının şiddetinin artması.
413: Sicilya’da felaket: Atina donanması
ve ordusunun imha edilmesi.
411: Atina Demokrasisinin çöküşü.
404: Sparta, Atina’yı yener ve Anti Demokratik,
terörist bir kukla hükumet kurar. Savaşın son on yılında ölen Atina
vatandaşlarından çok daha fazlası bu hükumetin iktidarda olduğu sekiz ay içinde
öldürülür.
İkinci Peleponnez savaşına ilişkin
tarihi bilgiler genelde burada biter, bu nedenle Atina demokrasisinin de bu
tarihte sona erdiği kabul edilir; fakat bu doğru değildir. Demokrasi sona
ermemişti. Sekiz ay sonra iktidarı elinde bulunduran Otuzlar Yönetimi, Pire’de
(Piraeus), Atinalı demokratlar tarafından yenilgiye uğratıldı ve bunun üzerine
Sparta ile Atina demokrasisi arasında barış yapıldı.
Ama Atina demokrasisi çok büyük hatalar
da yapmıştı –bunların arasında, sadece taktik ya da stratejik hatalar yoktu,
aynı zamanda, örneğin gözle görünür hiçbir tahrik olmadığı halde Melos’un yerle
bir edilmesi gibi, insanlığa karşı işlenen suçlar da vardı. Adadaki bütün
erkekler öldürüldü, kadın ve çocukların hepsi köle olarak satıldı. Bu korkunç
suçun yanı sıra, Sokrates’in duruşmasında (savcının, parti başkanı olduğu
siyasi bir duruşma) verilen o adaletsiz karara ne demeli? Atina ordusunda
general olan Thucydides, Melos’da yaşananları ayrıntılı olarak anlatıyor ve
bunların tanımını çok açık bir şekilde yapıyor: ne yaptıklarını gayet iyi bilen
ve bu nedenle en ağır şekilde cezalandırılmaları gereken bir çoğunluk
tarafından alınan sinik ve affedilemez bir karar. Buna benzer daha birçok olay
var. “
* Plato Yayınları, Çev: Ceyhan Aksoy,
İstanbul 2006, Sayfa: 87 vd.
YUNAN MUCİZESİ İDDİASI KARŞISINDA CEMİL MERİÇ'İN UMRANDAN UYGARLIĞI ESERİNDE YER ALAN ÖNEMLİ MAKALESİ
Sayfayı büyütmek için çift tıklayın.
Sayfayı büyütmek için çift tıklayın.
Sayfayı büyütmek için çift tıklayın.
Sayfayı büyütmek için çift tıklayın.
Sayfayı büyütmek için çift tıklayın.
Sayfayı büyütmek için çift tıklayın.
Sayfayı büyütmek için çift tıklayın.
Sayfayı büyütmek için çift tıklayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder