Ara Bey ve 70'lerden bir tablo |
Sanatçıya sordum:
-Hazret, daha önce, "Dijital çıktı mertlik bozuldu!" buyurmuştunuz! Şimdi siz de djital fotoğraf sergisi açtınız, mertlik yerli yerinde mi?
Dünyaca tanınmış büyük fotoğraf sanatçımız çok kızdı ve:
-"Ben bunları 70'lerde yapmıştım!" Buyurdu...
70'lerde dijital var mıydı? Bilmiyorum ama Ara Güler neden bu kadar geriye gidip şaşırttı, anlayamadım!
E, Erkin Baba'nın telefon operatörlerine veriştirip sonra, "Madem telefon cebinde, olma şaşkın!" diyerek şaşkın bir durum yaratmasından sonra galiba Kapitalizme, "ağır abi"leriden bir sanatçımızı daha kurban verdik...
Güler ve O. Kervers |
Sinan Çetin'i saymıyorum bile! "Neye saymıyorsun? Ağabeyliğe mi, sanatçılığa mı"? derseniz onu da size bırakıyorum!
ÖNEMLİ NOT
Haber, blogumda yer aldıktan sonra Güler ile çalışan Fatih Aslan, Ara Güler'in sergilenen fotoğraflarından 5 tanesinin 1970'lerde dia ile çalışıldığını diğer 11 fotoğrafın dijital makine ile çekildiğini açıkladı. Fatih Aslan'ın söylediğine göre, dijital çekimlerde yaşanan renk kaymaları ve patlamalar Ara Bey'in hoşuna gidiyormuş. (Andere Gidé'in meşhur sözü aklıma geldi ama haydi bende saklı kalsın!)
KOKTEYLDEN NOTLAR
-GArt Sanat Galerisinin bugüne kadar verdiği en açılış davetleri içinde bundan daha görkemlisini görmedim.
Prof. Dr. Selçuk Erez ve Gülsen Çapa |
-Gülsen Çapa yüzüne veya vücudunun herhangi bir yerine hiç bir cerrahi ve enjeksiyonlu müdahale yapmadığı halde, güzelliğinin gün geçtikçe daha da fazlalaştığını fark eden bir "kadın gibi kadın" halindeydi. Konukları ile kalabalığa rağmen, bir kuğu gibi süzülerek ve hiç yorgunluk emaresi göstermeden ilgilenmesi ise 100 üzerinde 100 puandı!
-Yılmaz ve eskimez güzel yardımcısı ressam Bahar Erin aynı havayı düşürmeden devam ettiren haliyle puan topluyordu.
-Ara Güler'i yalnız bırakmayanlar arasında Hollanda İstanbul Başkonsolosu O. Kervers de vardı.
Burak Gökaş (sağda) |
Eh, şahsım adına şöyle söyleyebilirim, tokat yaprağı ile yapılmış sarmalar geçekten de ekşi ve çok lezzetliydi...
Buna karşılık, mantının alafranga sunumunu beğendiğimi söyleyemem. Gerçi bazıları her bir kaşığı lüpletirken çok mutlu görünüyordu ama mantı soğu yenmez azizim. Bu sunuş bana "Kırk yıllık Kânî, olur mu Yanni" özdeyişini hatırlattı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder