Tarihler 13. Yüzyılı gösterdiğinde Horasan'da (Güneş’in Doğduğu Ülke) yaşarlarken, Cengiz’in acımasız işgaliyle yurtları dağılan,
dirlikleri ve birlikleri bozulan Türkmenler, “kesili boylar” halinde Selçuklu kardeşlerinin idare ettiği Diyar-ı Rum’a akın ediyorlardı.
Selçuklulardan, geleneksel dinlerine ve yaşama tarzlarına karışmamalarını, vergi almamalarını
istiyorlardı ama bu talebe "Evet!" demek, yerleşik toplumu ve Sünni İslam’ı
temsil eden Selçuklu Hakanları için mümkün değildi. Reddedilen Türkmenler,
Babâiler adı altında ayaklanmışlardı. İşte bu sırada içlerinde Bektaş ve kardeşi Mintaş'ın da bulunduğu Horasan Erenleri (sonradan Abdalan-ı Rûm diye anılacaklardır) ayaklanmaların ortasında kalmıştı…
Selçuklu Hakanı bu isyanı bastırmıştı ama Turnalar gibi döne döne yurt arayan
Abadlan-ı Rum’un bir kısmı Ahi Evren
bir kısmı Hacı Bektaş Velî etrafında
toplanıp Orta Anadolu’ya yerleşmişlerdi…
Hakikat odur ki, Neşat Ertaş (Elbette babası Muharrem Ertaş) işte o Abdalan-ı Rum
neslinden olan Horasan Erenleri’ndendir…
Onlar sadece birer ozan değil, Dede
Korkut hikâyelerinde İslamlaşmış adına rastladığımız Kam Böri’lerin (Kember) son temsilcileridir.
Tanrı’dan rahmet
dilerken bilhassa ayağının ucuna gömüldüğü babası Muharrem Ertaş’ın çalıp söylediği
“Kalktı Göç Eyledi Avşar Elleri”
bozlağını dinlemenizi ve ikisinin ruhuna dua etmenizi dilerim…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder