SAYFALAR

29 Ocak 2011 Cumartesi

Rakı Ansiklopedisi ve "Meyhanesiz Memleket" Andı

Günlerden bir gün, Küçükçiftlik Parkı GMall sinemasında, 2 numaralı salonda film izlemeye girdiğimde gazeteci arkadaşım Yazgülü Aldoğan elime bir kâğıt tutuşturdu ve "Bu akşam mutlaka gel! Kitap var işin içinde tam senlik!" dedi. Filmden sonra kâğıdı açtım okudum. Cumhuriyet Meyhanesi’nde saat 19.30’da Rakı Ansiklopedisi’nin tanıtım ve kutlama gecesi bilgisiydi yazanlar... Bak şimdi sen… Başbakan’ın IV. Murad kesildiği, partisinden kimilerinin kendisine Başkanlık sisteminde köstek, alkollü içecekler konusunda destek olup ortalığı karıştırdığı bir dönemde… Tut Rakı Ansiklopedisi çıkart!
Bu güzel tanıtım gecesinde, tesadüfe bakın ki Mey İçki CEO’su Galip Yorgancıoğlu ile karşı karşıya oturduk. Masadaki şişe ve kadehlerin üzerindeki desenlerin Paşabahçe cam işçiliği geleneğine bir nazire olduğu ve altın varak kullanıldığını öğrendiğimde, "Peki bu altın varaklı şişe ve bardaklar daha sonra da bulunabilecek mi?" Diye sormadan edemedim.

Bilhassa sinema alanında tam bir kültür rezaleti olarak gelişen ve çöken 2010 Avrupa Başkenti etkinlikleri çerçevesinde yapılmış bu bardak ve şişeler. İlk ve sonmuş. Bir daha da yapılıp yapılmayacağı belli değilmiş. Bunun üzerine, eskilerin deyimiyle bir İstanbul Beyefendisi olana Galip Bey’e, şişe ve bardaklardan bir takım kurup kuramayacağımı sordum. Meseleye olumlu yaklaşınca küçük bir takımı bir anda kamulaştırdım! Altın varakla süslenmiş bir Yeni Rakı şişesi ve altı kadeh! Teşekkürler Galip Bey…

Bu arada tam arka tarafımda olduğu için yüzünü göremediğimi ve bu yüzden ismini nakledemediğim bir rakı muhibbi tüm hazirûna rakı ile ilgili bir tür and içirdi… Sözlerinden aklımda kalan şunlar: "Artsın Eksilmesin, Taşsın Dökülmesin, Tanrı Bizi Meyhanesiz Memlekete Düşürmesin!"

Mehmet Yaşin, Murat Belge, Agâh Özgüç, Mehmet Tezkan gibi ilk anda tanıdığım pek çok gazeteci ve yazarın da katıldığı gecenin en önemli özelliği elbette ismini duyunca burun kıvırabileceğiniz ama açıp baktığınızda gerçekten da ciddi bir çalışma olduğu hemen kavranabilen Rakı Ansiklopedisi idi.

596 sayfalık kitapta 1700’ü aşkın madde bulunuyor. Kitapta rakı anlatılırken aslında Osmanlı ve daha sonra Cumhuriyet dönemi mutfak kültürü ciddi bir biçimde kayda geçirilmiş oluyor. Kronolojik bir sırada olmasa bile sayfaları çevirdikçe ülkemizde meyhane adap ve geleneğinin azınlıklardan Türklere geçtiğini, pek çok şeyin hayatın kendisi gibi hem aynı kalıp hem de değiştiğini görüyorsunuz.

Kendi alanındaki bu çok önemli ansiklopediyi, en çok akşamcıların, meyhane müdavimlerinin ve "rakıcı"ların okuması gerektiğini ve böylece meyhane masalarında boş yere atıp tutmamaları gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bizim insanımız meyhaneye gittiğinde kendilerine göre pek önemli buldukları iki "geyik" üzerine geviş getirirler... Biri dinen rakının günah olup olmadığı, ikincisi rakı içme adabı… Tartışır, tartışır, tartışırlar ama asla bu iki konuda anlaşamazlar.

Rakı Ansiklopedisi’nde rakı fetvası yok ama rakının tarihçesi dâhil, günümüze kadar hakkındaki bütün bilgiler derlenmiş. Bir tek şey istisna: Fatih’in tarihçilerinden Kritovulos’un kitabında Enez’in fethini anlatırken değindikleri:
"Enez bir yarımada halini alıyordu. Bu göllerde de kuş sürüleri beslenirdi. Bundan başka ilçede yapılan rakı pek meşhur olup memleketin başlıca gelir membalarından biriydi." (Kritovulos, İstanbul’un Fethi s: 131, Türkçesi; Karolidi, Kaknüs Yayınları, 2005, İstanbul)

Bu durumda, eğer, eseri Rumca’dan Türkçe’ye çeviren Karolidi veya onu günümüz Türkçesi’ne uyarlayan Kaknüs yayınları editörleri, cümledeki “rakı” kelimesini “şarap” yerine bizzat koymadılarsa, rakının Türklerin milli içkisi olmadığı, bizden önce Rumların rakı imal ettikleri gerçeği ortaya çıkar… Rakı Ansiklopedisinde bu bilgiye ve bundan yola çıkarak yapılan bir münakaşaya rastlamadım…

Bütün bunları bir yana, Sayın Galip Yorgancıoğlu’ya ansiklopedi, altın varaklı yarım rakı takımı (altı bardak, bir şişe var ama mesela bir karafaki bile yok!) ve muhteşem ikram için teşekkürler…

------- 
Bu yazı 28.01.2011 tarihli Bizim Gazete’de yayınlanmıştır.

1 yorum:

  1. merhaba yazınız çok keyifli ancak, bende sizin gibi bu altın varaklı bardakları ne şekilde temin edebileceğimizi araştırıyorum bu konuda yardımcı olabilirseniz çok memnun olurum en az bir tane bulmam gerekli çünki üzülerek söylüyorum ki zaten elimde vardı ancak eşi kırıldı yerine koymam gerek.teşekkür ederim hoşçakalın

    YanıtlaSil