SAYFALAR

29 Nisan 2010 Perşembe

Michael Haneke'den Mükemmel Bir Avrupa Sineması Örneği: Beyaz Bant

Michael Haneke bu defa Alman ırkının sarışın köylülerini kullanarak Avrupa insanını yapan kök değerleri kıyasıya eleştiriyor. Yönetmen, Katolik zihniyete baş kaldıran Almanlar’ın yarattığı Protestan mezhebinin aslında Hıristiyanlığın diğer “muharref yorumları” kadar sakat olduğunun altını kalın çizgilerle çiziyor.

Siyah beyaz görüntülerle. gerçekte, Avrupa insanını yapan değerlerin ne kadar renksiz olduğunu vurguluyor. Nihayetinde, böyle bir temel üzerinde yetişen insanlar tarafından yaratılan modern teknoloji ürünü silahların Birinci Dünya Savaşı’nda, kayıp yaralı dâhil 40 milyon insanı telefe ettiğine dair görsel gönderme bana göre filmin doruk noktasını teşkil ediyor: Haneke kamerasını uçsuz bucaksız buğday tarlalarına çeviriyor. Olgunlaşmış ve boyunları eğilmiş halde biçilmeyi bekleyen ve rüzgârda hafif hafif salınan milyonlarca başak, Avrupa Medeniyeti’nin sadece bir savaşta biçtiği insanları ne kadar hüzünlü bir biçimde anlatıyor, anlatamam!

Son tahlilde, bilindiği gibi, bu topraklar, bu eğitim, bu din anlayışı ve sosyal yapı Hitler’i de yaratmamış mıydı? Ardından gelen İkinci Dünya Savaşı’nda –bir Şeytan hasadı olarak- birincisinden daha fazla insan buğday başakları gibi biçilmemiş miydi? (Toplam 75 milyon kadar insan telef olmuştu…)

Haneke, belki bu filminde Avrupalıların, Avrupa Birliği’ni neden bu kadar çok istediklerine gönderme yapabilirdi. Çünkü Beyaz Bant’ı izledikten sonra Avrupalıların başka düşmanlar (ötekiler) icat etmek yerine (Komünizm, İslamiyet, Türkler vs. gibi) en çok kendinden korkmaları gerektiğini iyice anladım.

Teşekkürler Haneke! (Yıldızlarım: *****)

ALTAYAZI: Şimdi burada Türk sinemasının öncü örneklerinden biri olan yönetmen İsmail Güneş'in Gülün Bittiği Yer filmini hatırlamanın tam zamanı. Bu filmi izlemeyenlere kısa bilgi: Milliyetçi gelenekten gelen Ülkücü kökenli Güneş, Türkiye'deki şiddet geleneğini, Haneke'den çok önce, tam da Haneke'nin bağladığı gibi -ulusal ölçekte- sosyal ve kültürel odaklara bağlamıştı. İlginçtir ki, Güneş'in bu filmi ve bu filme verdiği "emek", 1 Mayıs günü emekçiler için yürüyeceklerini ifade eden onlarca eleştirmen tarafından görmezden gelinmişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder