SAYFALAR

19 Nisan 2009 Pazar

ENTEL UKALALIK YAPMAYAN İKİ FİLM

MOMMO VE DELİ OLMA

SİNEMAMIZDA bir şeyler olduğu malum. Geçmiş yıllara göre film sayısında ve türleşmedeki artış fevkalade. Buna karşılık sinemamızın seviyesini yükseltmek iddiasındaki “entelektüel ukalalar”Recep İvedikpây-mal oluyor! gibi filmler gişeyi yükseltiyor ama bu sefer sinemanın seviyesi gerçekten –eskilerin deyimiyle-seyirci sayısını düşürüyor. Öte yandan

Uçlarda dolaşmadan kendine yer edinmeye çalışan başka bazı filmlerin yapıldığını ancak entelektüel ukalalar ile zonta-entelektüel gişe kurtları arasında seslerinin pek duyulmadığını görüyoruz. Bu sessiz, iddiasız ve fakat bana göre çok çok başarılı filmden biri Kız Kardeşim (Mommo).



Atalay Taşdiken’in ilk filmi olan Kız Kardeşim, kelimenin tam manası ile bir “Türk filmi”. Orta Anadolu’da sıcağın cayır cayır kavurduğu bir köyde (Konya’nın bir köyü olmalı) anneleri ölen (öksüz kalan), zayıf karakterli babaları (Kazım) dul bir kadınla evlenip evi terk eden Ali ve Ayşe’nin inmeli bir dede yanında geçirdikleri zor günleri içimiz burkularak seyrediyoruz.



Sinemamızda Yılanların Öcü veya Yılmaz Güney’in kimi filmlerinde olduğu gibi köy hayatını “kirli dille” anlatan filmlerin aksine, Kız Kardeşim, bu kirli dile tenezzül etmiyor. Onca mahrumiyetin içinde Türk insanının yaşama sevincini, ümidini, insanımızın içindeki ışıltıyı seyirciye yansıtıyor. Filmin yönetmeni Atalay Teşdiken’i bütün kalbimle tebrik, filmi hararetle tüm okuyucularıma tavsiye ediyorum.



Bu arda sinemamızın dev karakter oyuncularından Mustafa Uzunyılmaz’ı, sinemamıza armağan ettiği yepyeni tip Kazım’ın şahsında takdirle selamlıyorum. Bravo Uzunyılmaz! Her Şey Çok Güzel Olacak’taki menemen tabağını ekmekle kalaylayan (!) mafyoz Nusret tipinden beri kılıktan kılığa girdin. Her birinde ayrı bir tipi gerçekten başarı ile tekrara düşmeden canlandırdın. Ümit ederdim ki tüm sinema tutkunları senin bu yüksek performansının farkında olsunlar…



Hayır, hayır Mustafa Uzunyılmaz’a torpil geçmiyorum… Filmin tüm ekibi başarılı bana göre. İşte o mütevazı ama ışıldayan kadro: Ali Özel (Görüntü Yönetmeni), Erkan Oğur (Müzik), Mustafa Bölükbaşı (Ses), Serhat Solmaz (Kurgu), Fazilet Sezgin (Sanat Yönetmeni),

Elif Bülbül (Ayşe) Mehmet Bülbül (Ali), Mete Dönmezer (Hasan Dede), Mehmet Usta (İstanbullu Bakkal), Ali Bakır (İbrahim), Mehmet Çiğdem (Hüseyin),


DOĞUNUN 'ÜREKLİ' İNSANLARINA SELAM


İkinci film adını ilk defa duyduğum bir yönetmene ait. Bütçesi, oyuncu kadrosu itibari ile Kız Kardeşim’i geride bırakan “Deli Deli Olma”nın yönetmeni Murat Saraçoğlu. Tarık Akan (Mişka), Şerif Sezer (Popuç) gibi iki usta oyuncunun karşısında Cemile Nihan Turhan (Alma), Ozan Erdoğan (Tavşan) gibi çocukların ve Barış Üregül ile Deniz Arna gibi genç oyuncuların rol aldığı yapım konusu itibariyle Türkiye’de bir ilk. Kuzeydoğu Anadolu’da 8 ay karlar altında kalan bir bölgede (Kars’ın kazaları) Azeri Ağzı ile Türkçe
konuşan vatandaşlarımızın hayatı masalsı bir hava içinde veriliyor. Bu masalsı hava yöre insanının yaşadığı çetin şartlara rağmen yaratılabiliyor. Yani yönetmenimiz tabii gerçekliği bütün korkunçluğu ile verirken diğer yanda “ciğerli” yani candan, sevecen yöre insanının içinden fışkıran “yaşama arzusunu” tüm hakikati ile gösteriyor. Bir yanda piyano, bir yanda kahvehanelerde hala icra edilen “leb değmez (dudak değmez) âşık atışmaları”, bir yandan gelenekler, geçmişte yaşanmış kırık bir aşkın körüklediği haset, ülkesinden kopup gelen ailesi içinde bir başına kalmış “yeke kişi yani tek kişi yani Rus Mişka”…

Murat Saraçoğlu’na da ıkınıp sıkınmadan, “entelektüel ukalalık” taslamadan samimim bir dille bugüne kadar duymadığımız bir Türkiye hikâyesini, Doğu Anadolu’nun “ürekli” insanlarının dilinden, gözünden ve yüreğinden süzerek anlattığı için kocaman tebrikler yağdırıyorum.



Önümüz bahar ayları olduğu için belki bu iki film beklenen kadar iş yapmayacak. Olsun. Siz şimdiden ulusal sinema levhasına adınızı yazdırdınız ya.



Bu Yazı 17 Nisan Cuma Günü Bizim Gazete'de Yayınlanmıştır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder