21 Eylül 2013 Cumartesi

T. C. Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ömer Çelik’e Açık Mektup

T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik.
Bugün bir e posta aldım bir okuyucumdan. Adını neden koymamış bilemiyorum. Ama benim yazılarımı okuduğu belli. Çünkü bunca yıldır festivaller için kaleme aldığım yazımların mantığına çok yakın bir mantığı var. Bu bakımdan ricasını kırmayarak, imlasına dokunmadan yayınlıyorum.

"Coşkun Bey,
Sinemayı çok seven bir insanım. Bütün filmleri izlemek tutkum yok ama, ülkemiz sinemasının iyi ürünlerin gördüğüm zaman çok mutlu oluyorum. Ancak bu festivallerde ödüllendirilen filmler ile ilgili ciddi bir sorun var. Festival filmleri sinema seyircisini sinemalardan uzaklaştırıyor. Amerikan sinemasının ekmeğine yağ sürüyor. Bu bakımdan Kültür ve Turizm Bakanı'na bir mektup yazdım. Eğer bloğunuzda yayınlarsanız çok sevinirim.

“Festivaller, ülkenin sinema sektörünün gelişmesine yardım etmiyor, festival izleyicisi ile yetinip, festivallerde alacağı ödül veya övgü ile tatmin olan bazı “kapalı çevre” sinemacılarını onurlandırıyorsa ortada büyük bir sorun var demektir. Bilhassa festivallerin ulusal bölümlerinin birer “kapalı çevre” yarışmaları haline getirilmeleri giderek kötü sonuçlar vermeye başladı.

“2000’li yıllardan itibaren Türkiye’de “dar çevre festivalcileri” diyebileceğimiz belirli sayıda insanın kontrol ettiği, yönettiği, kotardığı ulusal festivaller, sürekli olarak deneysel sayılabilecek, seyirci bulması neredeyse imkânsız, pek çok yönetmen, oyuncu, görüntü, laboratuar, seslendirme vs. hataları barındıran filmlere ödüller vererek mahalli ve uluslararası gösterimlerde seyirci bulamayan düşük profilli bir sinemanın oluşmasına zenim hazırladı. Bir ülkedeki devlet-belediye destekli film festivallerinin bu kadar kötü yönetilmesi, ön jürilerin festivallere gönderdiği filmlerin sıraladığım arızalara sahip “dar çevre sinema” filmlerinden oluşması önemli sorunların varlığını ortaya koymaktadır.

“Birini şu şekilde özetleyebilirim: Türkiye’de festivallerin teslim edildiği sözde bilirkişilerin aslında Türkiyeyi hiç bilmedikleri, sadece dünyanın çeşitli ülkelerindeki “soğuk savaş artığı zihniyetli sinemacılar” tarafından tertiplenen festivalleri taklit ettikleri gerçeği artık kabak gibi ortaya çıkmıştır.  Çok uzağa gitmeye gerek yok, mesela 2000’li yıllardan itibaren gerçekleştirilen ulusal yarışmalı film festivallerinde ödüllendirilen filmlerin görücüye çıktıktan sonra gişedeki hezimetleri bunu göstermektedir. Türk halkı âlâyı vâlâ ile festivallere seçilen, bazıları ödüllendirilen bu filmleri seyretmemektedir. Festival filmlerini seyretmeyerek açık ve net biçimde, “Ey dar çevre festivalcisi, ey festivaller için film yapan yönetmen-yapımcı, ey festivallere milyonlarca liralara harcayan yani benim vergilerimi, yol, park ve diğer uygarlık gereği hizmet kalemlerim için toplanan paraları kesip festival düzenleyen devlet, ey belediyeler! Bu filmler bana hitap etmiyor!” demektedir.
“Peki, o zaman film festivalleri düzenlemenin anlamı nedir? Bence bu soruyu bilhassa Kültür Bakanlığı, Belediyeler ve film festivallerini düzenleyen “dar çevre festivalcileri” bir araya gelip düşünmelidirler…

“Bilhassa Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı olduktan sonra şu ana kadar sinema ile ilgili bir tasarrufta bulunmayan ve belki de ciddi bir araştırma-soruşturma içinde bulunan Sayın Ömer Çelik, “dar çevre festivalciliği”, “dar çevre sinemacılığı ve festival filmi üreticileri” ile bunların tutumunu şiddetle reddeden Türk seyircisi arasındaki denklemi gündemine almalıdır. Sayın Bakın Ömer Çelik, halkın yanında olmaktan imtina edip halka rağmen borusunu öttürenler ile de ilgilenmelidir…”

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ömer Çelik! Halk gözlerinizin içine bakarak sizden sinema ile ilgilenmenizi bekliyor.

Ben sadece aracılık ettim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder